yeni bir ay'dı, öteden bir sabahtı, bir karanlık
ağzına kocaman bir kırılmışlığı alır yola çıkardı
bir su başına -aç kurtlara ya da-
yani o beyaz bir gül ağacıdır şimdi, çok eski
bir kartal -iri gagalı- gelir gelir konardı
bir boru öterdi, bir kurşun sesi, o yeni bir ay'dı
kirli yüzü, bir şarkıydı havada hem ay kadar
o tanrınındı -gökte- kocaman ak bulutlardı
yani o beyaz bir gül ağacıdır şimdi, çok eski
bir doğum günü şöleniydi unutulmuş ölülerin elleri
çarpıktı, huuu bir köleliği sürdürürdü onlar
çiğ bir yalnızlıktı -o korkuyu çok yaşamıştık
gece biter gece başlardı huuu hayın bir devdi o
bir bırakılmışlık kadar hem -çok eski- başa vuran şarap kadar
karaya bulanmış, çirkin taylara benzerdi
atılmış eski giysilere, çürük ahşap evlerin odalarına
durup durup huuu durup durup kocaman bir yalnızlık
yani o beyaz bir gül ağacıdır şimdi, çok eski