engindir dünya ve ülkelerden ülkelere giden yollar
ve nicedir diyarlar, ben hepsini tanıdım
bütün kulelerden seyrettim kentleri
gelmekte ve gitmekte olanlarıyla, insanları
raylarla yollar, dağlarla göller arasında uzanan
güne ve kar tarlaları engindi
ve engindi dünyanın ağzı, bir dolu sözcükle kulaklarımda
ve bestelemekteydi gece bile alaca ezgileri
beş kadehin şarabını bir dikişte içtim
saçlarım dört rüzgarın değişen barınaklarında kurumakta
bitti yolculuk
ama varabilmiş değilim hiçbir sona
her diyar bir şeyler götürmüş sevgimden
bir gözümü yakmış her ışık
giysilerim parçalanmış her gölgelikte
bitti yolculuk
ama prangasındayım henüz bütün uzaklıkların
hiçbir kuş taşımamış beni sınırların ötesine
denize akan hiçbir nehir
sürüklememiş aşağılara bakan yüzümü
ne de gezinmek istemeyen uykumu kucaklamış
biliyorum, şimdi daha yakında dünya ve sessiz
dünyanın arkasında
bulutlardan yapraklarıyla
ve maviliklerle tepesinde
bir ağaç yükselecek
kızıl güneşten kabuğuna rüzgar
bizim yüreğimizi kazıyor
ve serinletiyor çiğ taneleriyle
dünyanın arkasında
tepesinde bir meyveyle
ve bir kaseyle som altından
bir ağaç yükselecek
gel, seyreyleyelim, o kase
zamanın sonbaharında
kaydığında tanrının ellerine