halide edip adıvar
yoldaş adlı köpeğim, çerkez ethem'in çetesinin, galiba koyun çalıp getirmek için yetiştirilmiş köpeği idi. o günlerde istiklal mücadelesinin hatırlı simalarından olan çerkez ethem bu köpeği bana hediye etmişti. birkaç gün içinde iki insan yoldaşın birbirine bağlanamayacağı bir şekilde, biz birbirimize bağlanmıştık. atıma binip yalnız başıma kalaba'nın arasındaki yollarda giderken, bana hep o arkadaşlık eder, ne zaman bir koyun sürüsü görse sevinçle havlardı. mamafih beni bırakıp onların yanına gitmezdi. bir gün yukarıdan ata bindiğim vakit, seyis ibrahim, yoldaş'ın dereden bir koyun yakalayarak sürükleyip getirdiğini söyledi. dışarıya koştum, kapının önüne oturmuş, bir taraftan kuyruğunu sallıyor, dili dışarıda köpeklerin en sevinçli manası ile yüzüme bakıyordu. biraz ötede de boynundan yakalayıp getirdiği koyun, yerde kan içinde yatıyordu. elimdeki kamçıyı kaldırdım, arkasına indirdim.
kuyruğunu bacakları arasına alıp kaçacağı yerde hayret ve isyan ifade eden yüksek bir sesle yüzüme havlamaya başladı. bilmem neden, ben hemen babamın -marifet göstermek istediğim zaman- bana bıçağı sallamasını hatırladım. o da beni memnun etmek istemiş ve benim nankörlüğüme karşı isyan hissetmişti. zavallı hayvan, tabii bir sahibi için marifet kabul edilen bir hareketin öbür sahibinde neden bu kadar kızgınlık uyandıracak bir kabahat olduğunu hiçbir zaman bilmeyecekti.