uzun, karanlık bir çığlığın da ardına düşebilir insan
titrek, eğri büğrü bir yazının çağrısına da uyar
bırakıp her şeyi döner
aşk bir buluşmadır çünkü
her zaman gecikmiş bir buluşma
bitmeyen bir kavuşmadır da aşk
araya her zaman bir şeyler girer
bazen kendi sevincinin kanat gölgesi
bazen nabzın hızı, yüreğin titreyişi
tüylerin telaşıyla besleniyor gibidir
araya her zaman bir şeyler girer
çalışma saatleri, karşılıksız sorular
nereden bilebilir insan
bunların hepsinin de aşk olabileceğini
çoğu kez aldatıcıdır da
bakarsın, herkes onun askeri, onun şehidi
oysa aşk, hiçbir zaman bir yarış değildir ki
bu yüzden yanılır hep
sayın muhbir vatandaş, köftehor okur, arsız yetkili
sararmış bir fotoğraf olarak da çıkabilir karşına
borulu bir fonograf kılığıyla da
bakarsın, ona da dadanmış
gündelik hayatın sosyolojisi
yeniden duyulur bazen o uzun ve karanlık çığlık
çağıran o titrek yazı yeniden belirir
çünkü aşk en eski köprüsüdür balkanların, en eski