gilbert adair
bir şey yapmak isteyince yapmanın bir yolu bulunur; daha doğrusu bir şeyi yapmanın bir yolu varsa o şeyi yapmak istenir.
kelimeler, onları "kullandığı" yanılsamasına kapılan yazarlardan çok daha eski, vefasız ve tecrübelidir. kelimeler hep vardı. kimse onların sahibi değildir; kimse nasıl okunacaklarını belirleyemez; hele onları yazan hiç. edebi metin kendi kendini ve a fortiori yazarının "niyetlerini" baltalamadan edemez; hep kendi başının dikine gidecek, kendi imtiyazsız, emniyetsiz ve sıklıkla çelişkili yorumlarını yaratacaktır; dolayısıyla yazılı dil her zaman birbirini karşılıklı olarak dışlayan anlamları onaylama olasılığını hep içinde barındıracaktır.
edebiyatın her biçiminde ve seviyesinde, düzmeceden ibaret olan şeyler müstehcenliğe ve pornografiye doğru irtifa kaybetmeye mecburdur.
yaban sıçanı sınıfından bir tür olan akademik bayağılığın dünyada içini titreten bir şey varsa, o da kurallarını ezbere öğreneceği, sonra da hafızasına kaydedeceği bir doktrin, bir ilmihal, önceden programlanmış bir sistemdir -o doktrinin mutlak otoritesi olarak da şimşekleri, dolma kalem gibi göğüs cebinden dışarı taşan, kah nazik, kah amansız, kah babacan, kah führer bir kanun koyucu isterler.