her şeyin ağırlığından
hep sınır boylarında gezinirler sevenler
birbirlerine nice enginleri
ganimetleri ve yurtları vaat ederek
yazılmamıştır mola vermemiz en yakın duraklarda
gerçekleşen düşlerle yetinmeksizin, sarılır ruh yenilerine
sonsuzluktadır ancak durgun göllere varmak
bu dünyada ise düşmeyi sürdürmektir en büyük beceri
bir kez başarmış olma duygusunun baskınına uğrayıp
kanatlanmaktır sezgilerin evreninde, hep daha derinlere
yabancısıyızdır duyguların, kenar çizgilerinin
yalnızca onları dışardan oluşturanları tanırız
ah, ne kadar isterdim gizlenebilmeyi, beni gelip bulmasın diye özlemler
küçük bir çocuk olmak isterdim, gelecekteki kollarıma dayanmış
her kim ki yenik düşer
savaştan onca kaçan bu meleğe
alnı açık, başı dik yürüyüp gider
büyümüştür, onu biçimlercesine
üstüne konan sert elin etkisiyle
davetkar bulmaz artık zaferleri
hep daha büyüğe, derinliğine
yenilmek, budur onun ergenliği
bir acımasızlıktır ölüm, bilmeyenlere karşı
güçlü olmak zorundadır insan, ölse bile bir yabancı
gittikçe büyüyüp her şeyi içine alan
daireler gibi yaşamaktayım hayatımı
başaramayacağım belki sonuncusunu tamamlamayı
ama yine de denemektir istediğim
sadece bir başka soluk almadır gerçekte şarkı
hiç için alınmış bir soluk. bir esinti tanrı katında
bir kırlangıç fırtınası
değişimin yansımaları her şeydedir
bilmek de, bilmemek de bir tereddüt zamanıdır
insanoğlunun yazgısında