jean-paul sartre
insan köleler için yazmaz. düzyazı sanatı, düzyazının anlam taşıdığı biricik yönetim biçimi olan demokrasi ile bağdaşır ancak. biri tehlikedeyse, öteki de öyledir. ve o zaman onları kalemle savunmak yetmez. bir gün gelir, kalem durmak zorunda kalır; o zaman yazarın kalemi bırakıp silaha sarılması gerekir. böylece, hangi yoldan gelmiş olursanız olun, savunduğunuz görüşler ne olursa olsun, yazın sizi kavganın ortasına atıverir; yazmak, özgürlük istemenin bir biçimidir; bir kez yazmaya başladınız mı, ister istemez bağlanmışsınızdır.
"en kötü sanatçılar en fazla bağlanmış olanlardır."
ozanlar, dili kullanmayı reddeden kişilerdir.
düzyazı yazarı insanoğlunun resmini çizer, şiirse onun mitosunu (söylencesini) yaratır.
şiirsel dil, düzyazının yıkıntıları üstünde yükselir.
şiir, yitiren kazanıyor oyunudur. ve gerçek ozan, kazanmak için ölünceye dek yitirmeyi seçer.
hiçbir zaman "eh, üç bin okurum olursa ne ala" dememeli; tersine, "ya herkes yazdıklarımı okursa ne olur?" diye düşünmelidir.
insan bazı şeyleri söylemeyi seçtiği için değil, onları belli bir biçimde söylemeyi seçtiği için yazadır.
jean giraudoux: bütün iş biçemi bulmaktadır, düşün arkadan gelir.
sanat hiçbir zaman arı dilcilerden yana olmamıştır.
her yazı bir girişimdir.
yeni yetişen bir ressam ustasına sorar: "resmime ne zaman bitmiş gözüyle bakmalıyım?" ustanın karşılığı şöyledir: "karşısına geçip de şaşkınlıkla: "ben mi yaptım bunu!" dediğin zaman." bir başka deyişle: hiçbir zaman. çünkü bunu diyebilmek, kendi yapıtına başka birinin gözleriyle bakıp yaratılan şeyin üstündeki örtüleri kaldırmak anlamına gelecektir. oysa şurası çok açık ki bizler ortaya konan yapıttan çok, yaratıcı çalışmamızın bilincine varırız.
doğal güzellik hiçbir zaman özgürlüğümüze çağrıda bulunmaz.
andre breton: en yalın gerçeküstü edim, elde tabanca sokağa fırlamak ve kalabalığa, gücünün yettiğince, gelişigüzel ateş etmektir.
ezilenler arasında din adamı yoktur. din adamları ezen sınıf ya da ırkların asalağıdırlar.
şiddet, okuma yazma bilmez.
bilgin mucizeye ne kadar inanıyorsa, kentsoylu şef de insan özgürlüğüne o kadar inanır. ve ahlakı çıkarcı olduğundan, ruhbiliminin temel direği de çıkardır. bundan böyle yazar için bütün sorun yapıtını bir çağrı biçiminde mutlak özgürlüklere yöneltmek değil, onu, kendisi gibi belirlenmiş olan okuyucular için belirleyecek tinsel yasalar ortaya koymak olacaktır.
jean paulhan: günümüzde iki yazın var: okunması olanaksız kötü yazın (ama pek çok okunmaktadır) ve kimsenin okumadığı iyi yazın.