seviştik. sonra sokuldum kokuna
su orguydun, efsaneni dinledim
"ayrılık günü bir gül getir bana"
diyen karlamış sesinle ürperdim
kırlaştılar; saçlarımı okşadın
şefkatle; ışıdı o solgun suret
bir ormanın ruhuydu parmakların
dağıldı sesimdeki şikayet
ayrılık bilemem ne zaman gelir
sen bir okul defteri getir bana
çünkü sadece yazmak tesellidir
çektiğimiz acıya bu dünyada
kırlaştı saçlarım, yakınmıyorum
ölüme yargılı insan doğumda
yeraltı mı daha korkunç bilmiyorum
dünya mı? yaşadım yaşadığımca
sen de erken dolarsa vade eğer
ne olur "beyaz bir gül at" ardımdan
bomboş sokağa; dağılsın her keder