20.06.2015

gerçeğin yazgısı

anatole france

"efendim, dedim, üstada. tecrübelerinizden yararlanmaya geldim. tarih yazacağım diye kendimi helak ediyorum, gayretlerim hiçbir işe yaramıyor."

omuzlarını silkerek yanıt verdi:

"ne lüzumsuz endişe efendiciğim, ne lüzumsuz endişe. neden tarih yazmaya kalkışıyorsunuz? en meşhur tarihleri kopya edersiniz, olur biter. usul öyle değil mi? yeni bir görüşünüz, orijinal bir düşünceniz mi var? insanları ve olayları beklenmedik taraflarıyla mı anlatacaksınız? sakın ha. okuyucuyu tedirgin edersiniz. okuyucu tedirgin olmaktan hazzetmez. tarihte aradığı, ezelden beri bildiği saçmalıklardır. onu aydınlatmaya kalkmak, gururunu incitmek ve öfkelendirmektir. sakın ha! böyle bir kendini bilmezliğe yeltendiniz mi çığlığı basacaktır: "kutsallarımızı ayaklar altına alıyor." tarihçiler, birbirlerini kopya ederler. böylece hem çalışıp yorulmaktan kurtulur; hem de küstahlık ithamından azat olurlar. onlar gibi yapın efendim, onlar gibi yapın. orijinal olmayın! orijinal bir tarihçi, cümle alemin güvensizliğine, küçümseyişine ve nefretine maruz kalır."

ilave etti: "kuzum, sanıyor musunuz ki tarihlerine yeni düşünceler, yeni görüşler sokuştursaydım bu kadar saygıya layık görülürdüm! sonra bu yeni fikir de ne oluyor? terbiyesizlik."

ayağa kalktı. gösterdiği nezakete teşekkür ederek kapıya doğru yürüdüm.