maksim gorki
her zaman bir şeyler isterim ben. ama ne istediğimi bilmem. kimi zaman bir sandala atlayıp denize açılmak gelir içimden! uzaklara, uzaklara gitmek. insanların yüzünü bir daha hiç görmemek. kimi zaman da karşıma ilk çıkan adamı baştan çıkarmak, kul köle etmek isterim. sonra da eğlenirim onunla. kimi zaman herkese, en çok da kendime karşı bir acıma duygusu uyanır içimde. kimi zaman da bütün dünyayı yok etmek, sonra da korkunç bir ölümle ölmek isterim. hüzün ve sevinç duyguları yüreğimde çarpışıp durur. ama insanlar kütük gibidirler hep.
doğruluktan ayrılmak istemem; kabalık işime gelmez. yaşadığımız şu yüksek uygarlık günlerinde insan ruhlarının gitgide yumuşadığını bilenlerdenim. komşusunun boğazına düpedüz onu boğmak amacıyla sarılan bir kimse bile, elden geldiğince kurallara uyarak, incelikle yapmaya çalışıyor bunu. insan ahlakındaki bu ilerlemeyi kendi boğazımın geçirdiği bir deneyden biliyorum. sevinerek belirteyim ki, dünyamızda her şey gelişmekte, yetkinleşmekte. hapishanelerin, meyhanelerin, genelevlerin yıldan yıla çoğalması bunu yeterince kanıtlamıyor mu?