6.01.2015

çılgın nar ağacı

odisseus elitis



en yorgun nehir bile
dolanıp bir yerde ulaşır denize

ölümün kapısındaki pusu
yazgının eteğine işlenmiş karışık desenlerde
yok olup giden düşünce gibi

ben bugün o dünkü ben değilim
bana duymayı öğretti rüzgargülleri
geceleri eritip tersyüz ediyorum sevinçleri
bir güvercinliği açıp unutuş saçıyorum
ve çıkıp gidiyorum arka kapısından göğün
hiçbir şey söylemeden bakışlarımla
saçlarına karanfil gizleyen
bir çocuk gibi

hayatı anlatan biziz elinden tutup
onun gözlerine bakarız
o da karşılık verir bakışlarımıza
bu bizim başımızı döndüren mıknatıssa, bunu biliriz
bize acı veren şey kötüyse, bunu duymuşuzdur
hayatı anlatan biziz, yürür gideriz
ve veda ederiz hayatın göçebe kuşlarına

çektiklerimiz çekmemiz gerektiği gibidir
ve bu düzen değiştirilmeyecektir

ah nerdesin şimdi benim talihsiz ışık ağacım benim
ışık ağacım nerdesin diye kekeledim kendi kendime
ve koştum sen şimdi gereklisin bana artık adımı
bile yitirdiğim şu anda

artık kimsenin bülbüllerin yasını tutmadığı
herkesin şiirler yazdığı şu anda
bilmediğim bir şey parlıyor içimde
gene de parlıyor