her şey rüyalarında başlar.
sevginin götünüzden sinsice yaklaşıp bir yumruk atabileceğini söylemiyorlar insana.
hayat adil değil. ama hayatın "aile" diye bir arabada kısılıp kaldığınız ve her dönemeçte seksomanyak sapık yetişkinlerin üstünüze atladığı, disney'in kötü versiyonu bir korku tüneli olması da gerekmiyor, değil mi? çocuklarınız için nasıl bir dünya tüneli yarattığınıza bakın. uyuşturucularınızı istememize şaşmamalı. en azından bunu borçlusunuz.
otobüslerdeki insanlar neden yorgun bok çuvallarına benzer acaba?
doğru ayakkabıyı giyerseniz insanlar her şeye inanır. söylediğiniz kişi olmanız gerekmez. insanların televizyonda görüp inandığı şey olun yeter. çünkü artık hepimizin kafası televizyon gibi çalışıyor.
tam işlerin toptan sıçmış olduğunu düşündüğünüz anda, son bir kez osurup yörüngeden çıkıveriyorlar.
insanlar kitaplara ve filmlere benzer. on yüz bin milyon tane farklı yorumları vardır.
belki de neyin gerçek neyin hayal olduğu fark etmiyordur. belki de bizi hayatta tutan şey hayal ettiklerimizdir.