10.10.2017

şiirler

pablo neruda



neredeydin diye sorma
derim ki "işte öyle"
topraktan söz etmeliyim kendini yok eden
ben yalnızca kuşların yitirdiği şeyleri bilirim
geride kalan denizi, kız kardeşimin ağlayışını

bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim

eski bir karanlık ve ormanlar soyundan geliyorum
ama tıpkı bir kuyudaymış gibi iki büklüm girip
kör bir adam gibi el yordamıyla
yolumu bulmaya çalışırken topraklarımda
adımlarıma yön verecek parmaklıklar yoksa da
vardır senin gülünün büyümesi evimde
içimde büyümeyi sürdürüyorsun
köklerin çok derinde

yapraklarında parmak uçlarımı yakmadan
gözlerine dokunmam olanaksız

yatağını aşındıran nehir
birbirine dolanmış çıplak ağaç köklerini
nasıl koruyarak büyürse
sen de onlar gibi büyürsün bende

ellerinin tomurcuklanan karanfil
ve gümüşsü leylak olduğunu biliyordum
küreğinle ve fide toprağıyla nasıl çalıştığını
ama daha derine, daha dibine indiğini
taşları ayıklayıp köklere vardığını gördüğüm zaman
bildim ki, küçük bahçıvan
senin yürek atışların da
ellerin kadar topraktan

bana elini uzattı
yapraksız ve meyvesiz
dallarının çatalını eğen yaşlı bir ağaç gibi
yazarken
bir kaderin atkısını ve çözgüsünü geri dokuyan eli
şimdi
günlerin, ayların, yılların ipince çizgileriyle oyulmuş
zaman kuraklığını yazmış yüzüne
kısır ve darmadağınık
sanki doğumunun bütün çizgi ve izlerini silmek ister gibi
ta ki, hava, gördüğünü bir anıt gibi dikinceye dek

sevmiyorum doğrudur yürek bu hala sever
sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer

şiir neye yarar çiyler için yazılmazsa
bu gece için yazılmazsa neye yarar
ya da korkunç acılarla kıvrandığımız günler için
bu gün batımı için yazılmazsa
şurda hızla atan yüreğiyle
kendini ölüme hazırlayan
şu yaşlı adamın durduğu
yıkık köşebaşı için yazılmazsa neye yarar
ama geceler var, federico
geceler yıldızlarla doludur
bir nehrin üstündedir yıldızlar
yoksul halkın üst üste yattığı
evler gibidir tıpkı
camlarında kurdeleler sallanan

acılardan daha büyük bir yer yoktur
bir tek evren var, o da kanayan bir evren

halkız biz, yeniden doğarız ölümlerde