sigmund freud: uygarlığımız içgüdülerin bastırılması temeli üzerine kurulmuştur.
erich fromm: bir yanda çok güzel şeyler yaratırken bir yanda da kendimizi, bu büyük çabaya değer kişiler durumuna getiremedik. bizimki, kardeşlik, sevgi ve mutluluk içinde bir yaşam değil, ruhsal kargaşa ve şaşkınlıktır.
schiller: eğlence emekten, araç amaçtan, çaba mükafatlandırmadan koparılmıştır. bütünün sadece bir tek küçük bölümü içinde sınırlanmış olan insan, kendini sadece bir parça durumuna getirir; yalnızca, kendi çevirdiği çarkın tekdüze uğultusunu duymaktan, kendi varlığının armonisini hiçbir zaman geliştiremez ve kendi yapısındaki insanlığa biçim vereceği yerde sadece mesleğinin, biliminin bir kopyası durumuna gelir.
c.b. chisholm: ağır iş, atalarımızın daima belirtmiş olduğu gibi bir bela olmaktan çıkarılmış, bir erdem durumuna getirilmiştir. çocuklarımız, kendi çocuklarını, bir nevrotik zorunluluk olarak çalışmak zorunda kalmayacak biçimde yetiştirmeye hazırlanmalıdır. çalışma zorunluluğu bir nevrotik belirtidir. bir dayanak noktasıdır. bu tür bir zorunluluk duymak, kişinin çalışması için herhangi belirli bir ihtiyaç olmadığı halde, kendini değerli görmek için yaptığı bir atılımdır.
sigmund freud: şu anda uygar dünyaya yayılmasına göz yumulan muazzam gaddarlığı, zulmü, yalancılığı düşünün. bir avuç koltuk heveslisinin, bir avuç yozlaşmış insanın, peşlerinden gelenler de suçlu olmadıkları takdirde bu kötülüğü salıverebileceklerine gerçekten inanıyor musunuz?