alberto manguel
halife i. ömer'i amr ibn el-as'a iskenderiye'deki kitapları ateşe vermesini buyurmakla suçlayan ilk rivayette ömer'in doğruluğu şüpheli cevabı burada aktarılmaya değer; çünkü o günden bugüne her kitap yakanın acayip mantığını yansıtmaktadır. verilen emri yerine getirirken ömer'in şöyle dediği söylenir: "şayet bu kitapların muhtevası kuran-ı kerim ile hemfikirse, o halde lüzumsuzdurlar. şayet onunla ihtilaf halindeyseler, o zaman da mahzurlu olurlar. her halükarda ateşe atmak lazım gelir."
ömer'in sözünü ettiği, edebiyatın akışkanlığıdır. onun yüzünden hiçbir kütüphane, kurulduğu gibi kalmaz; kütüphanenin yazgısına genellikle onu yararları uğruna yaratanlarca değil, sözde yanlışları uğruna onu yok etmeyi dileyenler tarafından karar verilir.
14. yüzyılın tunuslu tarihçisi ibn haldun da aynı öyküyü iran'ın islami fethine uyarlayarak anlatır. buna göre, komutan sa'd bin vakkas, fethedilen krallığa girdiği zaman çok sayıda kitap görmüş. ömer ibn el-hattab'a "bu ganimeti müminlere dağıtmalı mıyım?" diye sormuş. ömer'in yanıtı, "onları suya at! hakikate ışık tutuyor olsalar bile tanrı bize onlardan daha iyisini verdi. eğer yalandan başka bir şeye yer vermiyorlarsa, tanrı bizi onlardan kurtaracaktır." olur. işte, der ibn haldun, perslerin bilgisini böyle kaybettik.
ömer'in hamlesinden üç buçuk yüzyıl kadar sonra cordoba'nın mağribi valisi ebu emir el-mansur, seleflerinin endülüs kütüphanelerinde topladığı bilimsel ve felsefi eserlerden oluşan nadide koleksiyonu ateşe verdi. sanki çağlar ötesinden ömer'in gaddar kararına karşılık verircesine, ispanyalı said'in yaptığı gözlem ona dokunmuştu: "bu bilimler eskiler tarafından küçük görülür ve kudretliler tarafından eleştirilir; onları araştıranlar yoldan çıkmakla ve sapkınlıkla suçlanırdı. o gün bugün bilgi sahibi olanlar dillerini tuttular, saklandılar ve bildiklerini daha aydınlık bir çağ için gizlediler."
beş yüzyıl sonra 1526'da sultan i. süleyman'ın komutasındaki osmanlı orduları budin'e girdiklerinde, fethettikleri insanların kültürünü ortadan kaldırmak adına 1471'de kral matthias corvinus'un kurduğu, macar tahtının en değerli varlıklarından biri olduğu söylenen büyük corvina kütüphanesi'ni yaktılar. o tahribattan üç yüzyıl sonra 1806'da süleyman'ın torunları, kahire'de bulunan, yüz bini aşkın değerli kitabın ev sahibi olağanüstü fatımi kütüphanesi'ni ateşe vererek onlara öykündüler.