franz kafka
uyudum, uyandım, uyudum, uyandım; kepaze bir yaşam.
yaşamaktan kıvanç duyan, başkalarında da aynı kıvancı görmek isteyenler, gece bir düğünden dönen ve karşılarına çıkan insanları, kim olduğunu bilmedikleri gelinin sağlığına içmeye zorlayan sarhoşlar gibidir.
aranan kişi, çokluk bitişikte oturmaktadır.
kendisiyle bir yıl aynı kentte yaşadığım bir kızla dünyada evlenmezdim.
kötü yapıtlarını değişik yollardan saklayıp gizlemek, yazarların en saygın özelliğidir.
yalnızlık her şeyden güçlüdür ve kişiyi yeniden insanlara yaklaştırır.
ölmek isteğini hep içte yaşatmak, beri yandan kendini henüz ayakta tutuyor olmak, işte yalnız budur sevgi.
sevgiden daha tatlı, işvebazlıktan daha eğlendirici bir şey yok.
herkes bir başkasını olduğu gibi kabul edip sever; ama olduğu gibi kabul edip kendisiyle yaşayabileceğine inanmaz.
bilinç kapsamının darlığı, toplumsal yaşamın bir gerçeğidir.
bütün erdemler kişisel, bütün kötülükler toplumsaldır. toplumsal erdem gözüyle bakılan şeyler; örneğin sevgi, bencillikten uzaklık, hakkaniyet duygusu, özveri, gücünü şaşılacak ölçüde yitirmiş toplumsal kötülüklerdir.
insanın yetenekleri sınırlıysa, düzensizlikten kötü bir şey yoktur.
olumsuzlamaya, durmadan değişen, yenilenen, ölerek dirilen savaşçı insan organizmasının bu doğal dışavurumuna her vakit yetenekli durumdayız; ama işte göze alamayız bunu; oysa yaşamak olumsuzlamak, dolayısıyla olumsuzlamak onaylamaktır.
barışta ilerleyemez, savaşta kırılıp gidersin.
her şey hayaldir: aile, büro, arkadaşlar, sokak, zevce, her şey gerçeğe biraz daha uzak, biraz daha yakın bir hayal; en yakın gerçek ise, senin başını penceresiz ve kapısız bir hücrenin duvarına bastırmandır yalnız.
dünya tarihindeki en büyük savaşlarda hep böyle olmuştur: küçük ayrıntılar, küçük ayrıntılar üzerinde söz sahibidir.
muhammet, kadınlarda ruh yok der haklı olarak.
korku mutsuzluktur; ama bu yüzden cesaret mutluluktur denemez. cesaret değil, korkusuzluktur mutluluk; dingin, gözlerini hiçbir şeyden kaçırmayan, her şeyi göğüsleyebilen korkusuzluk.
eşiği aştın mı her şey yoluna girmiş demektir.
ruhgöçü diye bir şey varsa ben henüz merdivenin en alt basamağında bile sayılmam. yaşamım, doğum karşısında bir duraksamadır.
bu şekilde de yaşayabilirsin belki; ancak söz konusu yaşamı kadınlardan korumaya bak.
beklemek yalnızca bitip tükenmeyen bir çaresizlik.
buruşmuş kalçalarıyla pasaklı, yaşlıca, tümüyle yabancı bir kadının, menisini bir anda uzaklaştırıp parayı cebine atarak çoktan bir başka müşterinin beklediği bitişik odaya seğirtecek kadının üstüne yoktur.
"bütün bu evren ne kadar tiksindiriyor beni!"
günlüğü artık bırakmayacağım. sımsıkı tutunmam gerekiyor ona; çünkü tutunacağım başka bir şey yok.