ursula k. le guin
güç istencinin özü büyümedir. güç istenci varlığını sürdürebilmek için her başarıyla daha da artmalı, o başarıyı daha yüksekteki bir sonraki hedefe uzanan bir basamaktan ibaret kılmalıdır. elde edilen güç ne kadar büyük olursa daha fazla güce sahip olma iştahı da o denli artar.
lao tzu: büyük yol yitince iyilik ve hakkaniyet buluruz.
hastayla kurulan ilişkinin en değerli dönemi, hep ilk on saniyedir.
h.g. wells: hiçbir şey sağlam kalmaz, hiçbir şey -bir ukalanın zihniyeti hariç- tastamam ve kesin değildir. kusursuzluk, varlığın en derinde yatan gizemli niteliğinin, o kaçınılmaz, marjinal kesinsizliğin inkarıdır sadece.
insanı insan kılan yalnızca diğer insanlar üzerindeki etkisi ve diğer insanlarla kurduğu ilişkilerdir.
chuang tzu: tanrı'ya açılan kapı var olmayıştır.
insanlar yalnız yaşayamazlar; bir başına kalmak tutsaklıkların en beteridir. çevremizde insanlar bulunmasına ihtiyacımız var. karşılıklı yardımlaşabilmek, birbirimizle rekabet edebilmek, birbirimizi birer biley taşı gibi kullanıp zekamızı keskinleştirebilmek için.
dünyada hiçbir şey sebepsiz yere olmaz, olacağı yoksa hiçbir şey olmaz.
dünyada her şeyin bir sebebi olduğuna, insanın bir parçası olduğu bir bütünün var olduğuna ve onun parçası olmakla insanın da bütünlendiğine inanan biri ne olursa olsun asla tanrı rolüne soyunmaya heves etmez. yalnız kendi varlıklarını yadsımış olanların oynamaya can attığı bir oyundur tanrıcılık.
chuang tzu: rüyalarında bayram edenler yas'a uyanır.
alexander pope: insanoğlunun irdelemesi gereken, insandır.
rüyalar tutarsızdır, bencilcedir, akıldışıdır, ahlaksızdır. toplumsallaşmamış tarafımızın ürünüdür onlar.
önemli olan ulaştığın yerdir, oraya nasıl ulaştığın değil.
lafcadio hearn: ebedi kederin, doymak bilmez arzunun ebedi açlığından ibaret olduğunu; sönüp gitmiş güneşlerin, ancak ve ancak kaybolmuş hayatların ateşi söndürülemez tutkularıyla yeniden alevlenebileceğini öğrenmek zorunda kalabiliriz.
dehanın en büyük koşulu, doğru zamanda doğru yerde olmaktır.
dertlerin sökülmüş kumaşını dikip onaran, uykudur.
t.s. eliot'ın bir şiirinde, insanın gerçekliğin fazlasına tahammül edemediğini söyleyen bir kuş vardır; oysa kuş yanılıyor. insan evrenin bütün ağırlığını seksen yıl boyunca gıkını çıkarmadan taşıyabilir sırtında. asıl gerçekdışılıktır onun tahammül edemediği.
hangi aklı başında insan bu dünyada yaşar da delirmez ki?