jean genet
umutsuzluk, insanı kendinden dışarı uğratır.
bazen her birimiz, aşklarımız, bir kavga, kıskançlığımız, gerçeklerinden daha zorlu hayali serüvenlerle karışık bir kaçış planı gibi birçok ögenin yol açtığı dramlar yaşarız içimizde.
kabadayıların otoritesi uçkur güçlerinden gelir.
fizik ya da metafizik gökyüzü bir tavan değildir. dinlerin göğü ise tavandır. bu tavan dünyayı bitimli kılar. sonsuzluk korkusuyla, dinler bizi hapishane evreni kadar sınırlı bir evrene hapseder.
zekanın, gözleri derinden sarsan çalkantıları vardır; bakışları buğulandırır zeka.
açık yüreklilik, hiçbir şey saklamama arzusudur; oysa kendiliğindenlik bir şey saklamanın olanaksızlığıdır.
askere zorunluluktan ya da vatan borcu diye gidilir ama bir aşk uğruna ölünür.
devlet memurları bazen bir oyuk, bir yarıktan bir parça gökyüzü görürler. aman pek şaşırtır bu onları. gökyüzü görmeye alışık değillerdir. o gökyüzü parçası da, kapıdan bacadan kovulsun diye, inadına doldurur orayı.
tamamlanmış en basit iş bile mucizevidir.
bazı insanlar gözeneklidir. onlardan bir buğu yayılır ve gelir sizin içinize dolar.
aşk oyunlarında kullanılan kösnül dil, heyecan ve iniltilerin doruğa çıktığı anda dudaklardan akan bir tür salgı, yoğun bir özsudur. tutkunun ana ifade biçimi olduğundan, her aşık çiftin kendine özgü aroması, parfümü olan çok özel bir dili vardır.
aşkta rakip zorunludur; aşkı somutlaştırır, ona biçim verir. aşığın saldırıp yıktığı, bu sayede kendi bilincine vardığı benttir rakip.