pekka himanen
hayat yalnızca, hafta sonu için uzun bir bekleyiştir.
zaman ile kurdukları serbest ilişki her zaman bireysel bir hayat ritminden zevk alan hackerlara özgü bir özellik olmuştur. hackerlar, her zaman bireye saygı duymuştur. her zaman otoriteye karşı olmuşlardır.
belki de, hakim olan ilerlemeyi, hayatlarımızı kolaylaştırmanın tarihi değil de, ekmek parası kazanmayı sürekli daha da zorlaştırmanın tarihi olarak görmeliyiz.
17. yüzyıldaki bilimsel devrimin anlamı, güya skolastik öğretinin geride bırakılması ve yerine sürekli yeni bilgiler için çabalayan bir bilimin gelmesi olacaktı. oysa üniversite, skolastik eğitim modelini ve hiyerarşisini, kullandığı terimlere kadar muhafaza etti (örneğin, dekan esasında manastırda bir görevliydi). skolastik öğretim yöntemlerinin, bağımsız düşünce ve yeni bilgi üretme yeteneğine sahip modern bireyler yaratabilmesini beklememiz oldukça garip görünüyor.
insanlar sadece çalışmak tüm enerjilerini tükettiğinde ve tutkularının peşinden gitmenin zevki için bile fazlaca yorgun olduklarında, televizyon için uygun olan edilgen alıcı durumuna düşerler.
sorulması gereken soru sadece şu: en yüksek hedefime göre şu anda doğru bir biçimde mi yaşıyorum? arzuladığım ve hak ettiğim talihe (paraya) ulaşmak için değerlerim neler olmalı? gerçekten istediğiniz hayat kalitesini yaratmak için hangi değerlerden kurtulup, hangilerini eklemek istersiniz bir bakın.
kişisel gelişimde bir kişi hayatına "vizyonum nedir? gerçekleştirmek için stratejim nedir?" diye soran bir network girişimiymiş gibi muamele eder. hayat üç aylık gelişme raporlarıyla, bir proje haline gelir.
network toplumuna ve protestan etiğine hakim olan yedi değerin para, iş, optimumu sağlama, esneklik, istikrar, belirleyicilik ve neticenin muhasebesini yapma olduğunu gördük. hackerın hayatındaki ilk esas değer tutkudur; diğerleri: özgürlük, toplumsal değer, açıklık, etkinlik ve duyarlılık, yaratıcılık.