6.06.2015

felsefenin çağrısı

nermi uygur

yanıtı olmayan sorularla uğraşmak kadar heves kırıcı bir şey yoktur.

metafizikçilerin sorularını sormadaki tutku, bu soruların içtenliğinden kuşkuyu gülünç kılar. ne var ki, sormadaki içtenlik soruların, kendisindeki isteğe uygun bir nitelikte yanıtlanmasını sağlamaz her zaman.

filozof kendi kendine soru soran kişidir.

ne zaman, nerde felsefe yapılırsa yapılsın, ortaya konan bölük pörçük bir başarıdır. çünkü araştırdığı konular "sınırlıdır"; her şeyi bilmek istemez felsefe. konusuna hep yeni yeni açılardan sokulmayı dener. bu bakımdan felsefeye özgü çalışma biçimi "bütüncü" değil "parçacıdır." incelediğini iyice çerçevelenmiş tablolar halinde sunmaktan çok, yer yer ayrıntılarıyla tanıtmak felsefenin amacına uygun düşer. ortalamalar, genellemeler, acele sonuçlamalar, ille de kuşatıcı, yusyuvarlak açıklamalar felsefenin bilme titizliğiyle bağdaşamaz.

bilimler dünyayı açıklama denemeleridir.

filozofluk, bir bakıma, haritacılığa benzetilebilir. haritacı bir dünya, bir evren bölgesinin düzenin binbir işlemle nasıl pafta pafta betimlemede yakalayıp yansıtmaya çalışırsa, filozof da kavramların işleyişini kesit kesit inceler; bu işleyişin betimlemeye dayanarak parça parça bir haritasını çıkarmaya uğraşır. filozof özde betimleyicidir. filozofça açıklamalar betimlemelerle temellenir. kavramları betimlemelere dayanmayan bir felsefe ne yaparsa yapsın kavramları bilmeyi ummamalıdır. felsefe betimlemelerle başlar, betimlemelerle gelişir. felsefedeki yenilenmeler, çokça yeni betimlemelerdir. felsefe ustaları her şeyden önce betimleme ustalarıdır.

felsefenin tarihi, yanıtsız soruların tarihidir.

felsefenin gereği konuşmasındadır insanın. insan konuşmadan yaşayamaz; dil ile varoluruz biz. yaşamımızın çeşitli kesitlerinde, örneğin günlük işlerimizde varlığımızı ayakta tutan, dildir. hangi yaşama ve bilme alanımıza ilişkin olursa olsun, dil yapıtları dilin, dil olarak kendi kuruluşundan ötürü üzerinde durmamızı gerektirir. söylediğimizi hemen her zaman, söylememiz, söyleyişimiz bakımından incelemek; dile getirdiğimiz "şey" için değil, dile getirişimiz için incelemek; yani bu bilmeceyi tek tek bilimler ile eyleme ilişkin kaygıların ötesindeki bir kaygıyla yürütmek zorundayız. işte felsefe bu zoru yüklenmenin ürünüdür.

sözlerimizi ve söz düzenlerimizi, özellikle evrene ışık tutmaya çalıştığımız kilit kavramları, bu kavramlardaki binbir anlam menevişiyle bilmek -işte felsefenin yerine getirmeye çağırdığı ödev bu. bu ödev, hep süregeldiği gibi, gelecekte de insanların karşısına çıkacaktır; bu atlanamayan bir ödevdir. insan bilmem hangi içgüdüsünden ötürü değil, konuştuğu için felsefe yapacaktır hep.

felsefe, insan olmaya ilişkin bir başarıdır.