john fowles
dışarı çıkarken gözüne hep bolca far sürerdi, ki bu da, kendisine karakteristik bir yaralanmış görüntüsü versin diye ara ara ağzını soktuğu o somurtuk halle çok örtüşen bir şeydi ve bu öyle bir görüntüydü ki, garip bir şekilde insanda onu daha çok yaralama isteği uyandırırdı. yolda, restoranlarda, publarda erkekler hep fark ederdi onu; o da bunu bilirdi. o geçerken erkeklerin gözlerinin ona nasıl kaydığını izlerdim. alenen güzel olan kadınlarda bile az rastlanan türde doğal bir cinsellik aurasına doğuştan sahipti: böyle kadınların hayatlarındaki en büyük mesele hep erkeklerle olan ilişkileri ve onların nasıl tepki vereceğidir. ve bunu da en munis adam bile hisseder.