
sevgi öylesine değer biçilmez bir hazinedir ki, dünyayı satın alabilirsiniz onunla.
son derece dürüst ama şehvet düşkünü insanlarda geçilmeye hiç gelmeyen bir sınır vardır. yoksa öz babalarını bile doğrarlar.
kişinin yakınlarını sevebilmesine hiçbir zaman akıl erdirememişimdir. bence özellikle yakınlarını sevemez kişi, onları sevmeyince yabancıları da hiç sevemez elbette.
insanın sevilebilmesi için yüzünü saklaması gerekir. yüzünü birazcık gösterdi mi sevgi yok olur.
insanlar, her insanın dünyada işlenmiş bütün günahlara ortak olduğunu anladıkları anda hayal ettikleri cennete kavuşacaklardır.
dünyanın değişebilmesi için önce insanların değişmesi gerekir.
olağanüstü cesaretle işlenen suçlar ötekilere oranla daha çok başarıya ulaşır.
bir insan, karşısında duran suçlu gibi kendisinin de bir suçlu olduğu, ortadaki suçta belki en büyük payın kendisinin olduğu bilincine varmadan başkalarını yargılayamaz. bunu anladıktan sonra yargıç olabilir ancak.
"çok bilen çabuk ihtiyarlar." (rus atasözü)
kıskanç bir insanın hiç sıkılmadan ne denli küçülebileceğini, ruhsal yönden ne denli alçalabileceğini düşünebilmek pek güçtür.
gerçekler çoğunlukla budalaca şeyler gibi gözükürler.
hayatın kendisi acılardan oluşur. acılar olmasaydı ne tadı kalırdı hayatın? her şey sonsuz bir ayinden farksız olurdu: kutsal; ama sıkıcı bir hayat.
inanç ne denli az olursa o denli güçlüdür.
hakarete uğramış doğa ile suçlu bir kalbin öcü, insan adaletinden çok daha güçlüdür. öyle ki, verilen ceza doğanın verdiğini hafifletir.
"bir suçsuzu cezalandırmaktansa on suçluyu bağışlamak yeğdir."
belleğimizde iyi tek bir anı kalmış olsa bile, bir gün gelir, bu anımız mahvolmaktan kurtarır bizi.