jack london
aşk, mantık vadisinin üstündeki tepenin zirvesinde oturur. yaşamın en uç noktası, varoluşun arındırılmış bir biçimidir ve insanın başına nadiren gelir.
hizmet edilecek tek efendi güzelliktir.
güneş altında uyuklayan köpekler sık sık sızlanıp havlarlar; fakat kendilerini böyle sızlandırıp havlatan şeyin ne olduğunu anlatamazlar.
insan mutlak doğrulara asla ulaşamaz.
gerçekten büyük olan şairlerin her dizesi güzel hakikatlerle doludur ve insanın içindeki yüce ve soylu hislere seslenirler. onların bir dizesini bile atmak dünyayı aynı ölçüde yoksullaştırmak olur.
kölelerden meydana gelen hiçbir devlet ayakta kalamaz.
gazetecilik yazı üslubunu mahveder.
yeryüzünde her şey yolunu şaşırabilir, aşk dışında. zamanla zayıflayıp tökezlemediği sürece aşk yolunu şaşırmaz.
"talihin ağır darbeleri altında
kan revan içinde ama dimdik başım" (william ernest henley)
bilinmeyenden başka tanrı yoktur, herbert spencer da onun peygamberidir.
insanlar görüşlerine göre hareket ederler, daha fazlası da gelmez ellerinden.
eğer bilmediğin bir oyun oynuyorsan ilk hamleyi daima rakibine bırak.
"değil mi ki hayat sonsuza dek sürmez
ölüler asla dirilmezler
ve en yorgun ırmaklar bile
bir yerde ulaşırlar denize" (algernon charles swinburne)
nietzsche haklıydı. dünya güçlülerindir, aynı zamanda soylu olan güçlülerindir. domuzların ticaret ve alışveriş teknesinde yuvarlanmayanlarındır. dünya gerçek soylulara, büyük sarışın canavarlara, uzlaşmayanlara, evetleyenlere aittir. bunlar, sizin gibi, sosyalizmden korkan ve kendilerini bireyci sanan sosyalistleri yiyip yutacaklar. o boyun eğen, aşağılık köle ahlakınız da sizi kurtaramayacak.
sürüklenip gitmek hayatı en basite indirger; ama asıl acı veren yaşamaktır.