jodi picoult
istediğiniz şeyi elde ederken dikkatli olun; sonunda sizi hayal kırıklığına uğratabilir.
hayatta da pentatonik gam olduğunu hayal edin; hangi adımı atarsanız atın yanlış notaya vuramayacağınızı düşünün.
önemli olan ulaşılmak istenen yer değil, yolculuğun kendisidir.
yüksek sesle söylemediğin zaman insanlar, boş bıraktığın sessizliği kendi aptal varsayımlarıyla doldurur.
bir insanın sizin için doğru olduğunu, söylemek zorunda olmadıkları söylediklerinden daha da önemli olduğu zaman anlıyorsunuz.
bütün sevdiklerin hayatında iki kez bir araya gelir: düğününde ve cenaze töreninde.
birilerinin kimi sevmen ya da sevmemen gerektiğini sana söylemesine izin verme.
kanunları yapanlar eşcinsellere ve lezbiyenlere medeni haklar tanırlarsa eyaletteki herkesin bunları isteyeceğinden korkuyor.
eşcinsel evliliğe izin verecek bir anayasa değişikliğini protesto etmek için bu kadar uğraşan eylemcileri uyarıyorum: hiçbir şey değişmiyor.
bir insanın hayatının son noktasında uçurum vardır; çoğumuz onun kenarında durup aşağıya bakarız, hayata tutunmaya çalışırız. işte bu nedenle, birisi kendini koyuvermeyi seçtiğinde bu karar dramatik bir şekilde belirginleşir. beden neredeyse şeffaflaşır. gözler geride kalanların göremeyeceği yerlere bakar.