nâzım hikmet
ışıkları, boyaları, gölgeleri, kımıldanışlarıyla gözün önünde alabildiğine uzayan bir tabiat parçasına göz doyabilir.
derinlikleri, yükselişleri, kıvrılışları, felsefesi ve yapısıyla bir senfoni ancak bir buçuk saat dinlenir.
kabartıları, göçüntüleri, hareketi ve kompozisyonuyla bir tablonun önünde durabileceğiniz vaktin sınırı o kadar da alabildiğine geniş değildir.
oysaki bir kitap, bütün ışıkları, gölgeleri, derinlikleri, kımıldanışı, akışı ve tezatlarıyla tabiatı, sosyeteyi, insanı sayfalarının aynasında, bir tabiat parçası, bir senfoni ve tablo gibi aksettiren hakiki bir kitap, üstünden baş kaldırmaksızın saatlerce okunabilir. okumak, görmeyi, işitmeyi, duymayı ve düşünmeyi birleştiren bir nesnedir.
eğer bu en büyük tadı bugün yığınlarla insanlar duymuyor ve çok defa duyamıyorlarsa, bunu o insanların özlerinde değil, onların içinde yaşadıkları sosyal şartlarda aramak gerekir.