o yaz
bol bol roman okudum
denize girdim kimsesiz kumsallarda
rüzgarların, balıkların adlarını öğrendim
nice cümlelerin altlarını çizdim
kırmızı kalemimle
örneğin
"asker dolu bir tren tarihi değiştirebilir"
sonra gene aynı kitaptan
"bir ardıç kuşu şakımaya başladı akasya ağacında"
geceleri
sararan otların üzerine uzanıp
bir açıkhava sineması seyrettim
gökteki yıldızlardan
ve altını çizdiğim cümlelerle konuşturdum onları
uzaktan bir çağlayanın sesi karışıyordu
yıldızların mırıltılarına
gene de duyabiliyordum adil nuşirevan'ın huzurunda
hayat denilen bu acılar denizinde
en acımasız dalganın ne olduğu konusunu tartışan
üç bilge kişiyi
odama çekilip yatmadan önce
tarihi değiştirebilecek asker dolu o trenin
hızla geçtiğini duydum
sonra da
akasya ağacında şakımaya başlayan ardıç kuşunu
karşıda midilli
denizin ötesinde, sessiz
bu sessizlik sanki
o sevdalı kadının
bin kulaklı geceye fırlattığı çığlık
binlerce yıl önce