clarissa pinkola estes
kurtlar, ilişkilerde son derece iyidir. kurtları gözlemleyen herkes, onların birbirlerine ne kadar derin bir bağlılık duyduklarını görür. eşler, ilişkilerini çoğu zaman yaşam boyu sürdürürler. geçinemeseler de, uyuşmazlıklar olsa da, bağlılıkları sert kışlar, verimli ilkbaharlar, uzun yürüyüşler, yeni yavrular, eski avcılar, sürü dansları ve grup şarkıları boyunca devam eder. insanların ilişkilerdeki ihtiyaçları da bundan farklı değildir.
insanlardan farklı olarak kurtlar; hayatın, enerjinin, gücün, besinin ve fırsatların iniş çıkışlarını şaşırtıcı bulmaz, bunları birer ceza olarak görmezler. zirveler ve vadiler oradadır ve kurtlar buralara mümkün olduğunca verimli, olabildiğince çaba harcamadan inip çıkarlar. içgüdüsel doğanın, tüm olumlu nimetlerden ve tüm olumsuz sonuçlardan geçerek yaşamlarını sürdürme ve bu arada da kendisiyle ve diğerleriyle ilişkiyi koruma gibi mucizevi bir yetenekleri vardır.
kurtlar arasında doğanın ve yazgının döngüleri incelik ve zekayla karşılanır. eşler birbirine kenetlenme ve olabildiğince uzun bir ömür sürme azmine sahiptir. ama insanların, kurtların bu son derece akılcı, korunaklı ve duyarlı tarzında yaşamaları ve sadakat göstermeleri için en çok korktukları şeyle karşılaşmaları gerekir.
kurtların koşup oynarken bedenlerini birbirlerine uydurma tarzlarından etkilenmiştim; yaşlı kurtlar kendi tarzlarında, gençler kendi, sıskalar, şişkolar, uzun bacaklılar, kuyruğu kesikler, sarkık kulaklılar, kırılan bacakları çarpık bir şekilde iyileşenler hep kendi tarzlarına sahiplerdi. hepsinin kendi beden yapıları ve güçleri, kendi güzellikleri vardır. ne, kim ve nasıl olduklarına göre yaşar ve oynarlar. olmadıkları şeyi olmaya çalışmazlar.
kurtların, ne kadar hasta olurlarsa olsunlar, ne kadar köşeye sıkışmış olurlarsa olsunlar, ne kadar yalnız, korkmuş ya da zayıflamış olurlarsa olsunlar devam ettiklerini görmek ilginçtir. kırık bir bacakla bile uzun adımlarla koşarlar. onları üzen ne olursa olsun gayretle bekler, atlatır, yener ve dayanırlar. her şeylerini nefes üstüne nefes almaya verirler. iyi bir yer, iyileştirici bir yer, serpilip gelişmek için bir yer bulana kadar kendilerini oradan oraya sürüklerler.
vahşi doğanın vaadi şudur: kıştan sonra her zaman ilkbahar gelir.
aç ruhlar gibi, kurtlar da acımasız, açgözlü, masum ve korunmasız hayvanları avlayarak yaşayan, öldürmek için öldüren, ne zaman "yeter" deneceğini asla bilmeyen hayvanlar olarak tasvir edilir. görebileceğiniz gibi, kurtların masallarda ve gerçek hayatta çok menfi ve aslında hiç de hak etmedikleri kötü bir ünleri vardır. gerçekteyse kurtlar fedakar toplumsal yaratıklardır. bütün sürü içgüdüsel olarak öylesine sağlıklı bir şekilde örgütlenir ki, kurtlar sadece hayatta kalmak için öldürür. bu normal örüntü, ancak tek bir kurt ya da sürü bir travma yaşadığında gevşer ya da değişir.
kurtların genel hayat kuralları şunlardır: ye, dinlen, aralarda dolaş, sadakat göster, çocukları sev, ay ışığında gevezelik et, kulaklarını ayarla, kemiklere kulak ver, seviş, sık sık ulu.
anne kurtlar yavrularına böyle öğretir: tehditkarsa ve senden büyükse kaç; daha zayıfsa bak ne istiyor; hastaysa yalnız bırak; dikenleri, zehri, sivri dişleri ya da keskin pençeleri varsa geri dön ve ters yöne git; güzel kokuyor ama metal çenelerle sarılıysa onunla birlikte yürü.
sağlıklı kurtlar ve sağlıklı kadınlar belirli ruhsal karakteristikleri paylaşırlar: keskin bir duyarlık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi. kurtlar ve kadınlar; doğaları, araştırıcılıkları, büyük bir dayanıklılık ve güce sahip olmaları bakımından yakın akrabadırlar. sezgileri çok güçlüdür; yavruları, eşleri ve sürüleriyle yoğun bir biçimde ilgilenirler. sürekli değişen koşullara uyum sağlamakta deneyimlidirler, tuttuklarını koparmalarının yanında çok da cesurdurlar. sağlıklı kadın tıpkı bir kurt gibidir: sağlam, kunt, diri, hayat verici, konumunun bilincinde, yaratıcı, sadık ve göçebedir.