henry miller
ruhtan söz ettiğinde kadın elden gitti demektir.
ilkin kırık bir ayak parmağıydı sorun, sonra kırık bir kaş, en sonunda da kırık bir kalp. ancak insan kalbi çok dayanıklıdır, yok edilemez; kırıldığını ancak belleğinde canlandırabilirsin. asıl tokadı yiyen insanın ruhudur; ama ruh da güçlüdür, istenirse eski canlılığı kazandırılabilir ona.
işin içine aşk girdiğinde hiçbir şey, hiç kimse, hiçbir durum o denli gülünç olamaz. azıyla yetinemediğimiz tek şey aşktır. ve yeterince veremediğimiz de odur.
tanrı mucizelerle ilgilenmez. zaten yaşam uzun süren bir mucizedir. mucize arayışına ancak delicesine aşık olduğunda girersin.
kendinden geçercesine mutlu olmak ve umutsuzluk ruh ikizleridir.
"insanı mutlu eden gülümsemeler vardır ve de öyle gülümsemeler vardır ki deme gitsin."
aşk kapısız ve penceresiz bir hapishane olabilir; insan girip çıkmakta serbesttir; ama hangi beklenti uğruna? şafakla özgürlük de gelebilir, dehşet de. insanın sırtında deli gömleği varsa aklın bir yararı olmaz.
müzik, yüzü olmayan ruhun kahrolası kenar dikişidir.
"elini açık etme! ağırdan al! geri adım at! numara yaparken de numara yap! yüreğin kan ağlasa bile içinden gelen duygulara asla ihanet etme. her zaman, hiçbir şeye aldırmıyormuş gibi davran." işte, aşk acısı çekenlere verilen öğütler.
seviyorsan güvenmelisin; güvenirsen anlayışlı ve bağışlayıcı olursun.
aşka inanabilsen, onun gereklerini yerine getirebilsen mükemmel olur. yalnızca bir ahmak, katıksız bir aptal becerebilir bunu. bir tek o özgürdür derinliklere inmeye ve göklerde fink atmaya. masumiyeti korumaya alır onu. kendisi korunma isteğinde bulunmaz.
en sağlamı her zaman gülümsemek, özellikle incindiğinde, hakarete uğradığında ya da aşağılandığında.