dostoyevski
"her zaman geriye bir şeyler kalır."
her büyük mutluluk, içinde bir parça acıyı barındırır; çünkü yüreğimizde yüksek bilinç doğurur. yüce mutluluk kadar, bilinç açıklığı, acıyı da keskince duymamıza yol açar.
insanların merhametine ve birbirlerine karşı besledikleri sevgiye inanmaktan daha büyük mutluluk yoktur.
köylüler kara cahildir, hiçbir şeyden anlamazlar. köylünün yaşamı müzik, tiyatro, dergi, kitap okuma gibi estetik zevklerden yoksundur.
"köylüye sopa gereklidir, dayak yemeden yaşayamaz, ayaklarıyla gelir, kendi ister: 'beni kırbaçlayınız, efendimiz, adam edin beni, çok şımardım da!' söyleyin lütfen, böyle bir yaradılışta olana ne yapılabilir? ee, değil mi ki istiyor, onu tatmin etmek için vereceksin sopayı."
kendimizi gündelik olayların yarısını unutmaya zorlayarak zihinlerimizi başka tarafa yönlendirseydik ve gerçekte hep yüzeyde aradığımız için hiçbir zaman görmediğimiz derinliklere girebilseydik ne olurdu?
mutluluk salt bedensel aşk heyecanlarında değil, ruhun yüce uyumundadır.
sevginin izini sürün, sevgiyi yüreğinizde biriktirin. sevgi o denli güçlüdür ki bizleri yeniden yaratır.
yeri gelmişken, ne olur ne olmaz diye, burada bir türk atasözünü aktaracağım: "eğer hedefine doğru giderken yolda durup sana havlayan her köpeğe taş fırlatırsan hiçbir zaman hedefine varamazsın." kendimi vaatlerle bağlamayı sevmesem de günlüğümde elimden geldiğince bu bilge söze uyacağım.