1.10.2013

yazboz

enis batur

forain, yeni bir ev yaptırtmış, o dönemde evlerde telefon kullanılmıyormuş henüz, eve bir de telefon koydurtmuş. degas'ı etkilemek için evine yemeğe çağırmış, bir adamından da yardım istemiş, adam yanlarına gelmiş bir ara, "beyefendi sizi telefona çağırıyorlar" demiş. kalkıp içeri gitmiş forain, bir süre sonra muzaffer bir edayla dostunun yanına dönünce "demek telefon bu" demiş degas, "sizi çağırıyorlar, kalkıp gidiyorsunuz."

sartre'ın ilk kitabı olan bulantı'yla ilgili serüveni ünlüdür: kitabını, gallimard belli başlı değişiklikler yapması ve adının melancholia olmasından vazgeçmesi kaydıyla basmayı kabul ettiğinde, sartre'ın bir süre köşesinde muhasebe yaptıktan sonra isteklere nasıl boyun eğdiğini beauvoir aktarır. bana kalırsa, genç düşünür-yazar, içindeki utku ve ün kabarmasına yenilmiştir.

gerçi kağıdın nicedir sentetik bir ürün olduğunu biliyoruz; gene de, oturmuş bir bilgi sayılamaz bu: kullandığımız kağıtların, kitaplarımızın basımında kullanılan kağıdın hâlâ ağaçlardan geldiği sanısı ağır basıyor çoğumuzda.

bilge karasu: yüksek öğrenime başlayan gençler, genellikle soldan sağa okumayı başarmanın henüz uzağındalar. insanoğlu eğitilmeden, kendini eğitmeden okuyamıyor; okuyamayınca da eğitilemiyor, kendini eğitemiyor.

orhan pamuk: türkiye'de edebiyat dergilerinin en temel problemi popüler olamamalarıdır.

bugüne kadar gördüğüm ön sözlerin arasında, jacques derrida'nın la dissemination için kaleme aldığı yaklaşık 80 sayfalık "pre-faces" özel bir yer tutuyor. ön sözün fransızca karşılığıyla "ön-yüzler" olarak oynamakla birlikte, derrida'nın ön sözü, ön sözler üzerindedir. türün skandal yaratmış bir örneği ise, sartre'ın jean genet'in "bütün eserleri"ne yazdığı 700 sayfalık ısmarlama ön sözdür.