augustinus
yaratılan her şey akıp gider; onlarda ruhun dinleneceği bir sığınak yoktur.
güzel ifade edildi diye herhangi bir düşünceye ille de doğru, dudaklardan dökülen harfler kulağa hoş gelmedi diye ille de yanlış diyemeyiz.
"göklerin krallığı tevazu gösterenlere aittir."
nebridius: eğer tanrıya kötülük tarafından zarar verilebilirse o zaman tanrı her şeye gücü yeten bir varlık olmayacaktır; eğer tanrı kötülük tarafından zarar verilemeyecek bir varlıksa o zaman kötülükle savaşması için ne neden vardı?
madem ruhu tanrı yarattı; o zaman ruh niçin hata yapıyor?
sınırlarını bilen bir ruhun sergilediği alçak gönüllülük, öğrenmeye can attığım özgür sanatlara hakim olmaktan daha güzel bir meziyettir.
mutlu bir yaşamın özlemini duyan insanların önceden ona aşina olmaları gerekir.
ışık, gözleri görmeyen birini rahatsız eder; ama gözleri iyi gören birini memnun eder.
"ne mutlu ruhta yoksul olanlara! çünkü göklerin krallığı onlarındır."
sanatların bilgisi hafızaya duyular aracılığıyla getirilmez; hafızanın kovuğundan çıkarlar.
hiç kimse katlanmak zorunda olduğu şeyi sevmez; katlanmayı sevse bile. katlanacağı hiçbir şey olsun istemez; katlanabildiği için sevinse bile.
"yarının derdi yarının olsun. her günün derdi kendine yeter."
peki beni yaratan kim? tanrım değil mi, yalnızca iyi olan; hatta iyiliğin kendisi olan tanrım? öyleyse neden ben kötülüğü isteyip iyiliği istemiyorum? layığımı bulup cezalandırılmam için mi böyle oluyor? benim içime bu acı tohumları koyan, bunları eken kim öyleyse; ben baştan sona tatlılar tatlısı tanrımın bir eseri olduğuma göre?