albert camus
bizi bazı varlıklara bağlayan şeye aşk dememiz, kitapların ve söylencelerin kafamıza soktuğu ortak bir görüşe dayanmamızdandır ancak.
en iyiler evrenlerini kendileriyle birlikte taşır.
bütün büyük eylemlerin, bütün büyük düşüncelerin önemsiz bir başlangıcı vardır. büyük yapıtlar çoğu kez bir sokağın dönemecinde ya da bir lokantanın kapısında doğar.
her güzelliğin altında insan dışı bir şey yatar.
insan düşüncesinin bir anlam taşıyabilecek biricik tarihini yazmak gerekseydi, yapılacak şey birbirini kovalayan pişmanlıklarının ve güçsüzlüklerinin tarihini yazmak olurdu.
ölümün de ezen ama kurtaran soylu romalı elleri vardır.
koleksiyon yapmak, geçmişiyle yaşayabilecek durumda olmaktır.
bir insan söylediği şeylerden çok söylemedikleriyle insandır.
gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır: intihar. yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir. gerisi, dünyanın üç boyutlu olup olmadığı, düşüncenin dokuz mu yoksa on iki ulamı mı bulunduğu, sonra gelir. oyundur bunlar, ilkin yanıt vermek gerekir.
insan kendinde başlayıp kendinde biter; ötesi yoktur. bir şey olmak istiyorsa bu yaşam içinde olur.