pierre-joseph proudhon
özgür insan, aklını ve yetilerini kullanan, ihtirasla kör olmamış, korkuları tarafından güdülüp alıkonmayan, aslı astarı olmayan görüşlere kapılıp gitmeyen kişidir.
bir bıçak için karısını, bir cam parçası için çocuklarını ve nihayet bir konyak için kendisini satan yerli, özgür değildir. muhatap olduğu tüccar onun ortağı değil düşmanıdır.
bir somun ekmek pişirip de bir lokmasını yiyebilen, saray inşa edip de ahırda yatan, lüks kumaşlar dokuyup da paçavralar giyen, her şeyi üretip de her şeyden mahrum kalan uygarlaşmış işçi, özgür değildir. hizmet ve yevmiye değiş tokuşunda işçinin ortağı olmayan patron onun düşmanıdır.
yurduna gönülden değil, korku zoruyla hizmet eden asker özgür değildir; silah arkadaşları ve komutanları, bakanlar veya askeri yargı organları hep onun düşmanlarıdır.
toprağa kira veren köylü, sermayesini kiralayan fabrikatör; yol vergisi, tuz vergisi, patent parası, lisans ücreti, personel ve emlak vergisi vb. ödeyen vergi mükellefi; mecliste bu vergileri oylayan vekil, hepsi de ne akla ne de hür iradeye göre hareket ediyor. mülk sahipleri, kapitalistler ve hükümet bu insanların düşmanıdır.
insanlara özgürlük verin, dimağlarını aydınlatın ki yaptıkları sözleşmelerin ne manaya geldiğini bilsinler; o zaman bilgi ve yetenek üstünlüğüne bakılmadan, en alasından eşitliğin alışverişlere hakim olduğunu görürsünüz. ve ticari işlerde, yani toplumsal alanda üstünlük lafının manadan yoksun olduğunu kabul edersiniz.