a.l. kennedy
kimse tamamlanmış değildir, hepimiz katkılara ihtiyaç duyarız. alkol biraz katkıda bulunabilir ama esasen halihazırda mevcut olanı büyütür.
bir işe girmek uzun vadede kaçınılmaz. işin kötüsü, bunun bir zamanlar seçtiğin ve hala hazırlıklı olduğun tutkularla bir ilgisi yoktur; yani asla altın arayıcısı, öğretmen ya da arkeolog olamazsın, asla kalbinin gerçek sirkinde palyaçoluk yapamazsın. iş namına yapabileceğin şeyler, işe yaramazlığını günbegün kanıtlamaktan öteye gitmez.
hayattaki seçeneklerin de altı üstü iki tanedir: gülmek ya da ağlamak, ağlamak ya da gülmek. ister hızlı ister yavaş fark etmez, günün birinde kendinin ne korkunç, hiç gülünmeyecek bir fıkra olduğunu keşfedersin, hepimizin öyle olduğunu. bu durum çözümsüzdür, devasız, değişmez; kimsenin elinden bir şey yapmak gelmemiştir ama yine de burada durup vaktini doldurman gerekir.
çok yorgunum. günler, günler var ki yorgunum. bu endişe seviyeleri, yeni edindiğim, en kıymetli şeyleri şüphelerle, zehirli anılarla ve korkuyla mahvetme yeteneği, zihnimin bir türlü susmayışı, işimdeki sefillikler, her uykuma hücum eden dehşet taburları.. bıktım.
burayı bir an önce terk etmemiz gerek; bu kadarı yetti, hemen başlamamız gerek, kendimizi uyandırmamız gerek, kafamızı dağıtacak kadar soyunmamız gerek; elden, dilden, sevişmekten ibaret kalmamız, tuzda boğulmamız gerek. içimdeki değirmi aşındırması, ona çepeçevre tutunan direncim bizi silene, isimsizleştirene kadar ısırmalı, morartmalıyız.