noam chomsky
her durumda sabah kalktığınızda yaptığınız şeyleri yapmanızı sağlayan şey nedir?
entelektüel işçiler olarak adlandırılan, yani elleri ile değil zihinleri ile çalışan insanların birçoğu katiplikten ibaret olan işlerle uğraşmaktadır. örneğin akademik faaliyetlerin önemli bir kısmı esasen bir çeşit katiplik işidir.
çoğumuzun faaliyetlerinin önemli bir kısmı tekdüzedir, dikkatli bir düşünme sonunda ulaşılmış değildir, bizi gerçekten ilgilendiren problemlere yönelik değildir ve daha derin bir kavrayış geliştirmeye yönelik çabalar ve hatta fırsatlar üzerine bile kurulmuş değildir.
insanların her zaman seçenekleri vardır.
diyelim ki ölüm döşeğindesiniz. kaç kişi geriye dönüp baktığında, bir kişinin dahi öldürülmesini engellemekte katkım oldu diyebilir?
diyelim ki devreye girdiğinde dünyayı havaya uçuracak bir kıyamet makinesi var. bunun nasıl durdurulacağını bilen tek kişi var; ama bunu bize söylemiyor. ondan bu bilgiyi almanın tek yolu ona işkence yapmak. bu şartlar altında işkence kabul edilebilir mi? siz de "bu şartlar altında evet" dersiniz. iyi ama bu durumda işkenceye karşı değilsiniz! burada "kaygan zemin argümanı" dediğimiz bir şeyin içinde bulursunuz kendinizi.
insanların hiçbir şeyin yapılamayacağını düşündüğü toplumlarda doğaüstü şeylere bel bağlarsınız.
insanları yalıtılmış bir durumda tutun; böylece her şeye inanmalarını sağlayabilirsiniz. insanlar da yalıtılmış durumdadır. televizyonun önünde mıhlanıp kalmışlardır. hiçbir örgütlülükleri yoktur. sendikalardan kurtulmanın bu kadar hararetli bir şekilde istenmesinin ardında yatan neden budur: sendikalar sıradan insanların bir araya geldikleri doğal yollardan biridir -ama yine de tek yol değildir. öyleyse bunları yok etmeniz lazım.
birileri azıcık sistemin dışına çıktığında hemen kutularına geri konulur; çünkü birer hizmetçidirler. gerçek iktidar başka bir yerdedir.