nice pisliğe gömülseler de aymazlar
şaşılacak bir iş ki, kendileri gibi
hırsa kapılmamışı adamdan saymazlar
bir yürek ki bilmez sevgi ne, acımak ne
ne manastır kurtarır onu ne seccade
aşk defterine adı yazılı olanlar
cehenneme aldırmaz, boşverir cennete
alaca "sabah-akşam" atının konağı
"dünya kervansarayı" denen şu durağı
bil ki, yüzlerce behram'dan kalmış bir köşk o
yüz cemşid'in sofrasının artık çanağı
derede akan su, çölde esen yel gibi
derede akan su, çölde esen yel gibi
senin benim ömrümden bir gün daha geçti
iki günün gamını yememeli insan
geçip gitmiş gün biri, gelmemiş gün diğeri
şu evrende elinde oldukça fırsatın
şarapsız, sakisiz tek soluk alma sakın
niceleri sınadı senden, benden önce
dünya değmez kalbini kırmaya tek canın
hep söz eder durursun yasin'den berat'tan
yaz beratımı meyhaneye, kurtul ondan
beratımızın meyhanede olduğu gün
daha iyidir berat gecesi'nden, inan
şu dünyada en üstün söz, kuran denilir
sık ele alınmaz, okunur arada bir
ne ayetler yazılıdır ki şu kadehte
her an, her yerde, hiç durmadan hatmedilir
şu yaşamı gönül, yaşayarak öğrendin
çözümü ölümde tanrısal bilmecenin
bugün kendinde iken bir şey bilmiyorsan
yarın kendinde değilken ne bileceksin
tanrı cenneti, kevser şarabıyla över
akıl ermez dünyada nasıl yasak eder
hamza sarhoşlukla bir deve öldürmüş de
bize ne ki, ona "yasak" demiş peygamber