raoul vaneigem
tarım ve ticaret, meta uygarlığını karşıt anlamlarda temellendirir. egemen tarımsal üretim, değişime yer olmayan, hareketsiz, değirmi bir toplumun merkezidir. tarımsal yapının etrafı çevrili alanı, bireyin ve kolektivitenin üzerine kapanır, her ikisini de kilit altına alır. burası hareketsizliğin, döngüsel düşüncenin, korkunun yeridir: alışılmış yollardan çıkma, rutinden uzaklaşma, önyargının ve geleneğin ötesine geçme, engelin kötü tarafına geçme, malını mülkünü, yerini, alışkanlıklarını yitirme korkusu.
ataletin, pasifliğin, kaderciliğin, karanlıkçılığın yatağının oyulduğu yer burasıdır. mitler, dinsel dogmalar, gerici ideolojiler, yeniliği ve ilerlemeyi reddetme, yabancıdan nefret ve korku, milliyetçilik, ırkçılık, bürokratik despotizm, suçların ve cezaların acımasızlığı, fanatizm, hoşgörüsüzlük, kendini ve başkasını yok etme çılgınlığı burada kök salar.
insan yüzlü hayvanlık burada getto biçimli bir toplumun, cenin haline geri dönen, kuşatılmışlık hayali içindeki, koruyucu ve kaslı bir kabuk içindeki kendi üzerine kapanmış bir toplumun tuzağına düşer.
kadından çekinen ve kadını küçümseyen patriarkal erkekliği besleyen bu katı toplum türünün zihniyeti, nazi almanya'sı, stalin ve stalin-sonrası rusya, çin ve amerika birleşik devletleri gibi bazı sanayileşmiş ülkelerde dahi sürer.