rana dasgupta
bazı insanlar mükemmeliyetçidir. bu bir tutkudur onlarda. bir şeyi beş kez, on kez denerler, fark etmez. sonunda öyle yüksek bir standarda ulaşırlar ki, artık kimse onlarla baş edemez.
hayat boyunca tutkularımızı koruyup sürdürmekte zorlanıyoruz, sonra da feda ettiklerimizin yasını tutuyoruz.
hayat sadece bir nicelikten ibarettir; bir toprak yığınının ya da bir kova suyun başarısızlığından ne kadar söz edilebilirse, insan hayatının başarısızlığından da ancak o kadar söz edilebilir.
albert einstein: yaşayan her şeyle kendimi öyle güçlü bir dayanışma içinde hissediyorum ki, bir kişinin nerede başlayıp nerede son bulduğu hiç önemli değil benim için.
uluslar çelik kazanlara benzer, içine düştüğümüzde yumuşak bedenlerimizi deli gibi çalkalar dururlar.
albert einstein: hissedilen ama ifade edilemeyen bir gerçekliği bulmak için karanlıkta kaygılı arayış yılları, tutkuyla arzulayış, güvenle kuşku arasında gidiş gelişler ve en nihayetinde ışığa kavuşma; bunun kıymetini ancak böyle bir tecrübeyi tatmış olanlar takdir edebilir.
derinliklerin sessizliği kadar sükunet verici başka bir şey düşünülemez.
öldüğüm zaman beni toprağa gömecekler. orada gönül gözüyle gördüğü her şeyi titrek ışıklarla yeryüzüne ileten sayısız hayalciyle birlikte yatacağım; tatlı hayallerimin çocukları başıboş dolaşacak özgürce.
kendimizi kandırmayalım, iğrenç bir dünyada yaşıyoruz, her şey yalan.