clarissa pinkola estes
kadınların kendini koruma içgüdülerini nasıl kaybettiklerini görmemizi sağlayan önemli bir çalışma vardır. 1960'ların başlarında bilim insanları, insanlardaki "kaçma içgüdüsü" ile ilgili bilgi edinmek için hayvan deneyleri yürütüyorlardı. bir deneyde büyük bir kafesin tabanının yarısına elektrik kabloları döşediler; böylece kafese konan bir köpek sağ tarafa her ayak bastığında elektrik çarpmasına maruz kalıyordu. köpek kafesin sol tarafında durmayı çabucak öğrendi.
sonra kafesin sol tarafına aynı amaçla elektrik verildi ve sağ taraf elektrikten arındırıldı. köpek kısa sürede duruma uyum sağladı ve kafesin sağ tarafında kalmayı öğrendi. ardından rastgele elektrik akımları verilmek üzere kafesin bütün tabanı elektrik kablolarıyla döşendi; öyle ki, köpek nerede ayakta durursa ya da yatarsa yatsın mutlaka elektriğe maruz kalıyordu. köpek önce kafası karışmış gibi davranışlar gösterdi ve sonra panikledi. sonunda "vazgeçti" ve uzanıp yattı, elektrik akımlarını kabullendi ve artık onlardan kaçmaya ya da onları yenmeye çalışmadı.
ama deney bitmemişti. sonra kafesin kapısı açıldı. bilim insanları köpeğin koşarak dışarı fırlayacağını umdular; ama o kaçmadı. dilediği zaman kafesi boşaltabilecek olsa da, orada öylece yatıp gelişigüzel bir şekilde elektrik akımlarına maruz kalmaya devam etti. bilim insanları bundan yola çıkarak bir hayvan şiddete maruz kaldığında, bu rahatsızlığa uyum gösterme eğilimi sergileyeceği, şiddet kesildiği ya da hayvana özgürlüğü verildiği zaman bile, sağlıklı kaçma içgüdüsü büyük ölçüde azaldığı için, yerinden kıpırdamayacağı sonucunu çıkardılar.
kadınların vahşi doğaları açısından bakıldığında, onları sadece sarhoş eşlerle, istismarcı patronlarla, sömürücü ve zarar verici gruplarla kalacak şekilde etkilemekle kalmayıp aynı zamanda tüm kalpleriyle inandıkları şeylere -sanatları, sevgileri, hayat tarzları, görüşleri- destek olmak için ayağa kalkamayacak durumda hissettiren de şiddetin bu normalleştirilmesi halidir, bilim adamlarının daha sonra "öğrenilmiş çaresizlik" adını verdikleri şeydir.