18.06.2015

kürt sorunu

server tanilli

kürtler, türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda yaşayan ve bu bölgelerde çoğunlukta olan bir halktır. isa'dan önceye çıkan bir tarihi, ayrı bir dili ve özgün bir kültürü vardır bu halkın. "önasya'da yaşayan türk asıllı bir kavim" ya da "dağlı türk" gibi kimi iddialara karşın, türk de değildirler; türklerin kürt olmadığı gibi.

anadolu'nun o eşsiz mozayiğinde onu daha da göz alıcı kılan apayrı bir renktir bu halk; onlarsız anadolu solgun bir çiçeğe döner. bu dürüst, bu yiğit ve mert halk türk değil, doğru; ama biz türkler, en karanlık günlerimizde yanıbaşımızda görmüşüzdür onları: ulusal bağımsızlık savaşımızda, türk ahmet'in yanında kürt mehmet de dirsek dirseğe savaşmıştır. öyle olmuştur; çünkü bizler kadar onlar da aynı bağımsızlık ruhu ile canlı idiler; bu savaş onların da savaşıydı aynı zamanda.

kürtler, bağımsızlık nedir bilen insanlardır.

bütün bunlara karşın ne olmuştur tavrımız onlara?

bugüne değin tüm siyasal iktidarlar kürtlere karşı ikiyüzlü bir politika izlemiş; kürtlerin varlığı resmi planda yadsınırken uygulamada tam tersi bir yol tutulmuştur. gerçekten, bir yandan "kürt yok türk vardır" edebiyatı sürdürülürken öte yandan doğu'da yaşayan yurttaşlar ulusal bütünlüğe karşı ve toplum dışı bir konumda gösterilmiş ve onlara kuşku ile bakılmıştır. bu tutum, ırkçı ve bölücü politikalara haklılık sağlayan; bölgeye yönelik iktisadi, askeri, kültürel, eğitim ve güvenliğe değin bütün politikalara damgasını vuran bir bakış açısına, sürekli toplumsal bir değer yargısına yol açmıştır.

örnekler verelim:

a) anayasa başta olmak üzere, tüm kanunlar, genel bir nitelik de taşısalar, doğu'da türkiye genelinden ayrı biçimde yorumlanır ve uygulanır.

b) doğu'da temel yurttaşlık haklarının özgürce kullanılması yalnız toprak ağalarına özgüdür; geniş köylü yığınlarının bu haklardan yararlanma özgürlüğü yoktur.

c) doğu'da kişisel sorumluluk kavramına itibar edilmez: basit bir zabıta olayında, sanık ve kaçak izlenmesinde bütün bir köy ya da kasaba halkının, çoluk çocuk ve genç-yaşlı ayrımı yapılmadan, günlerce karakollarda işkence görmesi doğal bir güvenlik uygulaması sayılmaktadır.

d) izleme, kovuşturma ve soruşturmalarda sanıkların "ölü olarak ele geçirilmesi" ya da "kaçarken vurulmuş olması" hemen hemen yalnızca doğu'da rastlanan olaylardır.

e) resmi güvenlik güçleri dışında, aşiretler arası düşmanlıklara dayanarak "köy koruculuğu" adı altında silahlı milislerle güvenliği sağlama uygulaması da yalnızca doğu'da vardır.

f) doğu'da bir toplantı ya da gösteri yapma girişimi her zaman kuşkuyla karşılanır; düzenleyiciler fişlenerek sürekli baskı altında tutulurlar.

g) bütün siyasal iktidarlar, devlet gücünü toprak ağalarının hizmetine sunarak, köklü bir toprak reformunun yapılmasına karşı çıkarak, köylü yığınlarını ezmeyi ve baskı altında tutmayı, bölgeye özgü bir yönetim biçimi olarak benimsemişlerdir.

h) doğu'da çocuğuna istediği adı veremeyen yurttaş, doğal soyadını da kullanamaz; daha önce yazdırılmış olan kürtçe adlar da, özellikle son yıllarda mahkeme kararıyla değiştirilmektedir.

i) doğu'daki tüm kasaba, köy ve mezraların tarih içinde oluşan adları değiştirilmiştir. bu resmi adlarla, özel ilişkilerde yerel olarak kullanılan adlar karmaşası, milyonlarca köylüyü adli ve idari konularda içinden çıkılmaz bir konuma sokmuştur.

j) ekonomik açıdan doğu, zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarına karşın, türkiye'nin "mahrumiyet bölgesi" olarak bırakılmıştır. doğu'daki yurttaşlarımızın kendi dilleri ile özgürce konuşmaları, yazı yazmaları ve yayın yapmaları da yasaktır.

şimdi söyler misiniz: kimdir bölücü?