14.06.2016

veba

albert camus

tek başına mutlu olmakta utanılacak bir yan vardır.

bir kenti tanımanın en bildik yollarından biri de insanların orada nasıl çalıştığına, orada birbirlerini sevip sevmediğine ve nasıl öldüğüne bakmaktır.

erkekler ve kadınlar aşk edimi denen şeyde çabucak birbirlerini yutarlar ya da iki kişilik uzun bir alışkanlık geliştirirler. bu uçlar arasında çoğunlukla bir orta nokta yoktur.

herkesin ortak iyiliği tek tek her kişinin mutluluğuyla olur.

endişeli bir yüreğin en büyük arzusu, sevdiği kişiye sonsuza dek sahip olmak ya da ayrılık zamanı gelip çattığında, bu varlığın ancak buluşma günü gelince son bulacak düşsüz bir uykuya dalmasını sağlayabilmektir.

ermişlik bir alışkanlıklar bütünüdür.

"ama" ile "ve" arasında gerektiğinde kolayca bir seçim yapabilirsiniz. "ve" ile "sonra" arasında bir seçim yapmak daha zordur. "sonra" ile "ardından"a gelince iş daha da güçleşir. ancak kesin olarak en güç olan, "ve"yi kullanmak gerekip gerekmediğine karar vermektir.

daniel defoe: bir hapsedilmişliği başka bir hapsedilmişlikle göstermek, gerçekte var olan herhangi bir şeyle göstermek kadar mantığa uygundur.

dünyadaki kötülük neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer aydınlatılmamışsa, iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir. insanlar kötü olmak yerine daha çok iyidir ve gerçekte sorun bu değildir. ancak insanlar bir şeyin farkında değillerdir; şu erdem ya da kusur denilen şeyin, en umut kırıcı kusur, her şeyi bildiğini sanan ve böylece kendine öldürme hakkı tanıyan cehalettir. katilin ruhu kördür ve insan her tür sağduyudan yoksunsa güzel aşk ve gerçek iyilik diye bir şey olamaz.

tanrı sevgisi zor bir sevgidir. insanın kendinden vazgeçmesini ve kendini hor görmesini gerektirir.

birisini gerçekten düşünmek, başka hiçbir şeyle, ne temizlik, ne uçan sinek, ne yemekler, ne kaşıntılar, hiçbir şeyle ilgilenmeden onu her dakika düşünmektir. ama sinekler ve kaşıntılar hep vardır. işte bu nedenle yaşamak zordur.

çocuklara işkence yapılan bu dünyayı sevmeyi ölünceye kadar reddedeceğim.