uğur mumcu
1933 yılının 26 şubat akşamı alman millet meclisi binasının dört bir tarafından alevler fışkırmaya başladı. siyasal tarihte "reichstag yangını" diye anılan büyük olay başlamıştı. alevler binayı sararken alman hükümeti, üzerinde alman komünist partisi'nin üyelik kartı bulunan hollandalı van der lübbe adlı bir komünistin yakalandığını bildirdi. birkaç gün sonra bulgar sosyalisti dimitrov tutuklandı.
hitler'in, binayı saran alevleri görür görmez yanındakilere söylediği ilk söz,
"bu bir tanrısal belirtidir. şimdi artık sosyalistleri demir yumrukla yok etmemizi kimse engelleyemez." olmuştur.
hitler'in propagandacısı dr. goebbels de,
"bu bir sinyal ateşidir." diye bağırıyordu.
ertesi gün hitler yanlısı gazeteler bu başlıkla çıktı:
"sinyal ateşi."
hitler, yakın çalışma arkadaşları ile konuşarak kesin emirlerini verdi:
"bütün sosyalistler tutuklanmalıdır."
yangının nedeni henüz belli olmadan, gece saat 11'de devrimci milletvekilleri, yazarlar, sendikacılar, öğrenciler, hukukçular, birer birer evleri basılarak tutuklanıyordu. ülkedeki bütün ilericiler, "anarşi çıkarma", "milli bütünlüğü parçalama" gibi gerekçelerle suçlanmaktaydı. anayasal özgürlüklerin hepsi bir gece içinde yürürlükten kaldırılmıştı. dr. goebbels hatıra defterinde bu olayı şöylece tanımladı:
"führer ile olan konuşmamızda sosyalistlere karşı açılacak savaşın ana hatlarını çizdik. şimdilik doğrudan doğruya karşı tedbirleri almaktan kaçınacağız. devrim girişimi bundan önce alevlenmelidir. uygun bir anda darbemizi indireceğiz."
"uygun an", alman millet meclisi binasının yakılmasıydı. bu yangın ustaca planlandıktan sonra faşizm saldırıya geçti. devlet radyosu "komünistler reicshtag'ı yaktılar. komünist bütün suçlarını itiraf etti." derken ülkedeki bütün devrimciler, yazarlar, öğrenciler, hukukçular, işçi liderleri, önceden hazırlanmış tutuklama listesiyle cezaevlerine taşınıyordu. yapılan yargılamalar sonunda hitler'in savcıları yangının bir örgütçe yapıldığını kanıtlayamadı. bütün ilerici aydınlar tutuklandı, küçük burjuva ilericileri susturuldu, anayasal haklar ortadan kaldırıldı, binlerce kitap sokak ortalarında yakıldı. hitler ve yakınları bu yangın için,
"tanrısal belirti.. bir devri başlatan sinyal ateşi.." diyordu kendi aralarında.
bu yangını çıkarmaktan sanık olarak bulgar sosyalisti georgi dimitrov tutuklanarak yargılanmaya başlandı. fakat hitler'in savcıları dimitrov'u suçlayacak bir tek kanıt bile bulamadılar. dimitrov, sonradan dünya adalet tarihine geçecek bir savunmayla kendi suçsuzluğunu kanıtladı. dimitrov, alman millet meclisini yakma suçuyla tutuklandığı zaman verdiği dilekçede,
"bir sosyalist olarak bireysel terörizme karşıyım. çünkü bu davranışlar, yığınların ekonomik ve politik mücadelesiyle bağdaşmamaktadır." demekteydi. yargılama sonunda dimitrov beraat etti.
bu savunmayla birlikte bazı olaylar da aydınlanmaya, yangının goebbels'e bağlı ss militanlarınca çıkarıldığı yolundaki belirtiler de su yüzüne çıkmaya başladı.
reichstag yangını, sa kıtalarının şiddet eylemlerini artırdı. hitler bu olayı fırsat bilerek "halkın ve devletin korunması"nı öngören bir kararnameyi yürürlüğe koymayı başardı. bu kararnameyle, temel hak ve özgürlükler ortadan kaldırıldı, haberleşme özgürlüğü yok edildi ve hükümete evlerde arama izni verildi. böylece, yangınla başlayan terör, hukuksal düzenlemelerle de pekiştirilmiş oldu.
hitler, yangından hemen sonra, ele geçirilen belgelerin yayımlanacağını söylemişse de, bu belgeler hiçbir zaman yayımlanmadı. "komünistler ayaklanıyor. bu, gizli örgütlerin işidir. komünistler, belgelerle yakalandı.." gibi, suç gerekçeleri devlet radyolarında sık sık duyulmasına rağmen, hiçbir ciddi açıklama yapılmadı. ancak, sa kıtalarının saldırıları şiddetlendi, tutuklanmalar sürüp gitti. cumhurbaşkanı hindenburg ise bütün bu olup bitenleri gözünün ucuyla izliyordu.
hitler rejimi, nasyonal sosyalizmin egemenliğini kurabilmek için bu tür olaylardan yararlanmak istiyor ve devletin bütün olanaklarını bu amaçla kullanıyordu.