sevan nişanyan
kişilik denilen şeyin başkalarının gözünde var olan bir maske olduğu; ardında ise koca bir boşluk -daha doğrusu, bir dizi kaçış- bulunduğu fikrini sevdim.
"din adamları arasında tanrıya inancını yitirmemiş olan azdır."
hem makam sorumluluğu taşıyan hem entelektüel kimliğini koruyabilen kaç kişi var bu ülkede? okumuş olanlar çoğu zaman karar vermenin yükünü bilmezler; yönetimde olanlar ise kalplerini ve beyinlerini çoktan hurdaya vermişlerdir.
"ahlakın temeli özgürlüktür."
eğer varsa gerçek özgürlük budur: seni esir alan nefsini, köle kılan çıkarını ve sosyal mecburiyetleri hepten bir kenara itip bir şeyi sadece "güzel" olduğu için yapabiliyor musun? "topluma faydalı bir şey yapsaydın" demeyin bana, "topluma faydalı" denilen şeylerin üstünde kaçınılmaz olarak çıkar hesabının gölgesi vardır.
"güzellik, her türlü çıkar hesabının üstünde olan şeydir."
sadece bir kişi bile haksız yere zulme uğramışsa türklerin özür dilemesi gerekmez mi?
bundan iki bin sene sonra türkiye cumhuriyeti'nin şu ilk evresinden geriye pek bir iz kalacağını tahmin etmiyorum. etrafımızda gördüğümüz her şey köksüz, her şey temelsiz, her şey çürük. yalnız binalar değil, kurumlar ve fikirler de öyle. ufak bir depremde moloz yığınına dönüşecek şeyler hepsi.