5.09.2016

ziya osman saba

istanbul'da bir yalıda doğdu. kalabalık bir ailede geçen mutlu çocukluk günleri, sekiz yaşındayken annesinin ispanyol gribi nedeniyle hayatını kaybetmesi ve ardından eve iç güvey olarak girmiş olan babasının evden ayrılmasıyla son buldu.

galatasaray lisesi'ne yatılı olarak verildi. burada iyi bir edebiyat eğitimi aldı. fransız şairlerini, özellikle sembolistleri okudu. ilk şiirleri servetifünun'da yayımlandı.

okulda tanıştığı yaşar nabi aracılığıyla lise birinci sınıftayken yedi meşaleciler topluluğuna katıldı. topluluğun en genç üyesiydi. 1928'de ortak çıkardıkları yedi meşale adlı kitapta beş şiirine yer verildi.

kitabın elde ettiği başarı sayesinde meşale, içtihat, varlık, ağaç, yücel gibi dergilerde şiirleri yayımlandı.

bir sene sınıfta kalınca alt sınıftan gelen cahit sıtkı tarancı ile hem sınıf arkadaşı hem de yakın arkadaş oldu.

hukuk fakültesi'nde okurken âşık olduğu amca kızı nermin'le ailesinin itirazlarına rağmen evlendi. eşinin psikolojik sorunları ve maddi sorunlar nedeniyle karamsar bir ruh haline büründü. on yıllık evlilikten sonra eşinden ayrıldı.

birkaç yıl emlak bankası'nda çalıştı. iş arkadaşlarından rezzan hanım'la ikinci evliliğini yaptı ve yeniden iyimser bir ruh haline büründü.

istanbul'da beş yıl milli eğitim basımevi tashih bürosu şefi olarak çalıştıktan sonra ankara'ya döndü.

babası gibi kalbinden rahatsız olan şair, 1953'te ilk, 1954'te ikinci kalp krizini geçirdi. işinden ayrılmak zorunda kaldı. yaşar nabi tarafından kendisine varlık dergisinin sanat sayfalarını hazırlama görevi verildi. bu dönem şiirlerinde ölüm temasına ağırlık verdi.

1957'de geçirdiği üçüncü kalp krizi sonrası kadıköy'deki evinde öldüğünde 47 yaşındaydı. cenazesi eyüp'teki aile mezarlığına defnedildi. mezarı 1980'lerde yapılan yol çalışmaları nedeniyle kayboldu.


edebi kişiliği

edebiyata şiirle başlamış, öyküyle devam etmiştir.

fransız şairlerini, özellikle sembolistleri okumuştur.

dostu cahit sıtkı'dan hem etkilenmiş hem onu etkilemiştir.

yedi meşaleciler'in şiir anlayışına hayatının sonuna kadar bağlı kalan tek şairdir.

saf şiir anlayışının bir temsilcisidir.

ilk dönem şiirlerinde hece ölçüsüne bağlı kalmış ve daha çok sone nazım biçimini kullanmıştır. ikinci dönem şiirlerinde serbest ölçüye ağırlık vererek yalın ve yapmacıksız bir söyleyişi tercih etmiştir.

şiirlerinde çocukluk anıları ve özlemi, ev ve aile sevgisi, küçük mutluluklarla yetinme, allah’a kulluk, kadere boyun eğiş, şefkat, acıma, ölüm, öte dünya özlemi gibi konuları işlemiştir.

hikâyelerinde çocukluk anılarını ve geçmişe duyduğu özlemi dile getirmiştir.


şiir: sebil ve güvercinler, geçen zaman, nefes almak

hikâye: mesut insanlar fotoğrafhanesi, değişen istanbul