nedim gürsel
insanın karnı nerede doyuyorsa vatanı orasıdır.
hz. isa "kılıç kuşananın kılıçla ölmektir sonu." dememiş miydi çarmıha gerilmeden önce?
taş olan ille de taş basmaz bağrına, bazen böyle, terk edildiğini anlayınca, kendi gözyaşında boğulur.
bütün gerçek kahramanlar gibi kahramanlık türkülerinden pek hoşlanmazdı.
ibrahim büyüdüğünde, ne doğan güneşten ne batan aydan ne de yıldızlardan tanrı olamayacağına karar verdiğinde -çünkü onlar sürekli değildiler, bir görünüp bir kayboluyorlardı gökyüzünde- bu kararından geriye dönüş olmadığını anladığında nemrut onu huzuruna çağırıp "inandığın, benim kullarımın da inanmaları için ısrar ettiğin tanrı kimdir?" diye sordu. ibrahim: "o hem öldürür hem diriltir!" diye yanıtladı. "bunu ben de yaparım." dedi nemrut. iki kölenin huzura getirilmesini buyurdu. kılıcını çekip hemen oracıkta birinin başını gövdesinden ayırdı, ötekini azat etti. ve ibrahim'e dönüp "gördün işte." dedi, "birini öldürüp öbürünü dirilttim." bunun üzerine ibrahim "benim tanrım güneşi doğudan getirir sen de batıdan getir bakalım." dedi. nemrut ne diyeceğini bilemedi, sustu kaldı. sonra da ibrahim'in harlı ateşe atılmasını buyurdu.