emerson: sıkıcı insanlar dua eder; dahiler ise umursamaz şakacılardır.
hipokrat: duaların, nazarlıkların ve büyünün işe yaradığı tek yer, hastanın inancının dışavurumudur.
robert g. ingersoll: yardım eden eller, dua eden dudaklardan çok daha yararlıdır.
wendy kaminer: tanrı'nın var olduğuna ve onların dualarına kulak verdiğine inanan insanlar, ağaçlarla konuşan ya da amerika yerlilerinin ruhlarına kanallık ettiklerini iddia eden insanlarla alay etme haklarından feragat etmişlerdir.
jomo kenyatta: misyonerler buraya geldiklerinde, afrikalıların elinde toprak, misyonerlerin elinde ise incil vardı. bize gözlerimizi kapatarak nasıl dua edeceğimizi öğrettiler. gözümüzü açtığımızda, toprağın onların elinde, incil'in ise bizim elimizde olduğunu gördük.
gypsy rose lee: dua etmek sallanan bir sandalyede oturmak gibidir, size yapacak bir şey verir; fakat sizi hiçbir yere götürmez.
emo philips: çocukluğumda, her gece yeni bir bisiklet için dua ederdim. sonra tanrı'nın, tüm bilgeliğiyle, böyle çalışmadığını fark ettim. bu yüzden bir bisiklet çalıp ondan beni affetmesini istedim.
thomas szasz: eğer tanrı'yla konuşursanız bu, dua etmektir; eğer tanrı sizinle konuşursa şizofrensiniz demektir. eğer ölüler sizinle konuşuyorlarsa bir tinselcisiniz; eğer siz ölülerle konuşuyorsanız yine bir şizofrensiniz.
lemuel k. washburn: dua, boş bir kuyunun pompası gibidir; çok fazla ses çıkarmasına rağmen, suyun akmasını sağlamaz.