albert camus
insanlar gösterdiğiniz nedenlere, içtenliğinize ve acılarınızın ağırlığına ancak siz öldüğünüzde inanırlar. hayatta olduğunuz sürece durumunuz kuşkuludur. kuşkulu olmaktan çıkmak için düpedüz var olmaktan çıkmak gerekir.
insan böyledir, aziz bayım, iki yüzü vardır onun: kendini sevmeden sevemez. gözleyin komşularınızı, şansınıza bir ölüm olursa binanızda. onlar kendi küçük yaşamları içinde uyurken, örneğin kapıcı ölür. hemen uyanırlar, koşturmaya başlarlar, acınırlar. taptaze bir ölü. gösteri başlar sonunda. onların trajediye gereksinimleri vardır. neylersiniz, onların küçük aşkınlıklarıdır bu, aperitifleridir.
her insanın temiz hava gibi, kölelere gereksinimi vardır. kumanda etmek soluk almak demektir. en nasipsizler bile soluk almayı başarır. toplumsal merdivenin en altında bulunan kişinin bile bir eşi ya da çocuğu vardır. bekarsa bir köpeği vardır. kısacası asıl olan, karşıdakinin yanıt verme hakkı olmaksızın insanın kızabilmesidir.
yalnız, tanrısız ve efendisiz kimse için günlerin yükü korkunçtur. o halde insanın kendine bir efendi seçmesi gerekir. kölelik olmadan kesin çözüm yoktur.
önemli olan, özgür olmaktan çıkmak ve kendinden daha namussuz olana pişmanlık içinde biat etmektir. hepimiz suçlu olduğumuz zaman demokrasi olacaktır. ölüm yalnız başına olur; kölelik ise ortaklaşadır. sonunda herkes bir yere gelir; ama dize gelmiş ve başı eğik olarak.
mutluluğunuz ve başarılarınız, ancak bunları cömertçe paylaşmaya razı olduğunuz takdirde affedilir. ama mutlu olmak için başkalarıyla fazla ilgilenmemek gerekir.
mesele kötü insan olmak değil; ama ışığı yitiriyor insan. evet, ışığı, sabahları, kendini bağışlayan kişinin o kutsal masumluğunu yitirdik biz.