terry eagleton
thomas aquinas'ın iddia ettiği gibi var olmak kendi başına bir tür iyiliktir.
faşizmle birlikte "kendine yabancılık öyle bir noktaya gelmiştir ki," diye yazar walter benjamin, "insanlık kendi mahvını birinci sınıf bir estetik tecrübe olarak yaşayabilir."
düşünür john rawls'un dediği gibi (ki kuru akademik tarzını bilenler şaşıracaktır): "kötü insanı harekete geçiren, adaletsizliğe olan sevgisidir: eziyet ettiği insanların güçsüzlüğünden ve aşağılanmasından keyif alır ve o ezilen insanların başlarına gelenlerin kendisinden kaynaklandığını bilmelerinden haz duyar."
william blake gerçek inancını bir dizede özetlemiştir: "yaşayan her şey kutsaldır."
bir dostoyevski karakterinin karamazov kardeşlerin serkeş dmitri karamazov'u için dediği gibi "böylesi haylaz, serkeş insanlar için su götürmez alçalma tecrübesi, mutlak iyilik tecrübesi kadar gereklidir."
thomas mann'ın kahramanı "önceden kırılmayan hiçbir şey tam ve eksiksiz olamaz." der.
sonsuzluk, der william blake, zamanın yaptıklarına âşıktır. kötüler için ise, tam tersine, sonlu şeyler iradenin ve arzunun sonsuzluğunun önündeki engellerdir ve yok edilmelidirler.
politik bilgeliğin bütün kökleri gerçekçiliktedir. thomas hardy, sadece en kötüyü soğukkanlılıkla değerlendirdiğimizde daha iyiye doğru gidebileceğimizi söyler.
nietzsche: keyif dolu bir ana rıza gösteriyorsanız, dünyadaki bütün üzüntü ve kötülüğe de razısınızdır demektir; çünkü dünyada her şey birbirine bağlıdır.