hakan günday
üniversitede okurken politikayla ilgilenmiştim. aslında çok önceleri başlamıştım konuyu düşünmeye. on üç, on dört yaşlarında komünist eğilimlerim vardı. onların muhalif tarafları hoşuma gidiyordu.
"marx ve engels! god and angels!" dönemimdi bu.
sonra bakunin'e geldi araştırma sırası. anarşizmi ezberledim. bütün düşünürleriyle sıra faşizmdeydi. hitler, mussolini, machiavelli.. hepsini okudum. sonra kafamda konuyla ilgili bazı düşünceler oluştu. ne bodin, ne tocqueville, ne de montesquieu! hepsinin de aptal olduğunu düşünüyordum. hele platon ismindeki dünyanın okuma yazma bilen ilk faşisti! hepsi de üzerinde fikir bile yürütemeyecekleri bir konuda, insan yönetmek, halk yönetmek hakkında yazmışlardı. unuttukları o kadar çok şey vardı ki.. insanın içinde patlayan volkanları es geçmişlerdi. dünyada ideal bir düzen kurulamayacağını anlamamışlardı. more en azından çocuk kitaplarına benzer boktan hikayeleriyle, ideal dünya konusunda kendini tatmin etmişti. ama diğer büyük düşünürler insanları kavrayamayacaklarını kavrayamadıkları için yetersiz teorileriyle komik duruma düşmüşlerdi. onlardan ve bütün politik metinlerden nefret etmem fazla uzun sürmedi. anarşistler biraz daha sempatik gelebilirlerdi bana, eğer daha gerçekçi olsalar ve kendilerini barışçılarla aynı görmeselerdi. ve zamanla en büyük korkum belli bir gruba dahil hale gelmek oldu. benim birkaç müzik grubum vardı. ben onlara dahildim. gitar çalıp şarkı söylerdim. ancak sayıca kalabalık bir teşkilatın üyesi olmak utanç verici geliyordu bana.
on sekizime girdiğimde artık hiç düşünmüyordum politikayı ve çeşitli felsefelerini. insanların icadı, kolay ve acısız bir sömürü yoluydu politika. tıpkı bütün diğer insani kurumlar gibi. para gibi. hepsi bu. fazla heyecanlanmamak gerekiyordu. gerektiğinde lehte kullanılmalı, oyunun içinde ayrı bir oyun kurulmalıydı. ben de öyle yaptım. faşist, demokrat, fundamentalist, anarşist, komünist, saltanat taraftarı. hepsi oldum. ve hepsinin karşılığını aldım. huzur. biraz huzur ve rahat bırakılmak için black panther'lerle bile aynı fikirde olabilirdim. ilkesizlik bana sihirli geldi. prensipsiz yaşamak. rahatını bozmamak için açlıktan ölmeyi tercih etmek. dilsiz taklidi yapmak.