okuma yazma öğreniyorum yıllardır
başka çağlardan kiraladığım odalarda
çalışıyorum geleceğe
ve şimdiki takvimin duvarındayım
zamansız pencerede
doğru okunmuşsa kitaplar -bir hayat, 'çok kişi' yaşanmışsa
doğru okunmuşsa kitaplar -bir hayat, 'çok kişi' yaşanmışsa
artık her çelişkide bir dram güzelliği, bir ağıttan silkinen tragedya inceliği
bir yanımda o yaman geyik -ormansız gezdiremediğim-
sonra mürekkep karanlığı -yazarken yalnızlığım-
tenimde buram buram sahtiyan -arta kalan avlardan, avcılardan
ve kaşımın tetiğinde titreşip duran nişan
yani ki eksik babalardır bazı çocukların bütün eşcinselliği
ay battı batacak, deniz uykusuz
harmaniyemin etekleri dalga beyazı
aldırma be sevdiğim
her hasrette vardır elbet yarım kalmış bir yaz fırtınası
çünkü hiçtir bütün duygular
korkunun verimi yanında
bazı sözler karanlıkta söylenir
bazı sözler karanlıkta söylenir
bazı sözler hiçbir zaman
kil ve dilden yapılıyor bütün putlar
kötülük her çağda din değiştiriyor
güncelin argosu tutsak alıyor herkesi
silahlar ve bankalar konuşuyor gün ortasında
tedirgin ruhlardır
başkalarının zamanlarını değiştiren
kendi bedenleriyle
güzelliğin ön şartı kayıtsızlıktır
kalıntıları ne kadar ipucuysa bir antik kentin
o kadar biliyoruz nedenlerini ve sonuçlarını
ayrılınca adını aşk koyduğumuz o şeyin
masumlar ne anlatır yüzlerinde
cennet, neyi yitirdikten sonra aramaya başladığımız şeydir
içimizdeki boşluktan başka nedir ki ölüm
bu boşlukla nereye gidilebilir
ne kadar sevsek o kadarız
sözlerini giyinmediğimiz şehirler bizi almazken
surların uyruğuyuz hepimiz
susuzluğa dayanıklı sesimizde
hülyalı adamların mırıldandığı
çöl şarkıları, su yorumları, bozulmamış yeminler
bütün zamanlarda birden yaşayanlar bilir
zaman geçirgendir
büyük rüyalar uzun sürer
hangi insan sonuna dek şair kalabilir ki
hangi insan sonuna dek şair kalabilir ki
babası cüce olanlar
gün gelir başkasının yoluna duran dev olurlar
ortalamanın iktidarı her şeyi böylesine kirleten, sevgilim
budala çoğunluğun öldürücü hakları
tarihin yatay eğrisi
sığda sertleşmenin çelik suları
ortalamanın iktidarı bizi böylesine öldüren, sevgilim
insanlar ya ölürler ya terk ederler bizi
yalnızlık
yalnızca yalnızlık çizer kaderimizi
aşk da bir çeşit intikam, insan bunu da öğreniyor öldürüldükçe
ette dönen bıçak, şiirde akan kan
kalpte büyük zaman durmadıkça
bir tek gece vardır insanın hayatında
ömür boyu sürer nöbeti
izin vermiyor içimdeki eşik
izin vermiyor içimdeki eşik
onca yol tarif ettim, şimdi bilmiyorum
araf mı dumrul mu geçemediğim
yürüyüp geçsem içim duracak sanki
dursam, kederimden öleceğim
kağıttan önce içinde acır insanın
beklemiş şiir
kafes örgüsünün dilimlediği dilde
sözcükler gafil niyetler galat
ne söylesen eksiktir
ilk hecenin bulunuşundan beri
dil fezada tek başına
payına düşen
nereye kadar
gidebildiğindir
onunla
iyi ol, sağ ol, uzak ol
iyi ol, sağ ol, uzak ol
ama bir daha görme beni